10 Aralık 2013 Salı

7. KADIKÖY KİTAP GÜNLERİ


TÜYAP uzak dediniz, hak verdim.

Çalışıyoruz, yoruluyoruz, yetişemiyoruz dediniz, Cumartesi gününe denk getirdim.

Bu özel günümde sevdiklerimi yanımda görmenin mutluluğunu bana yaşatmanız dileğiyle,

Özellikle de Avrupa Yakası'nda ve Kadıköy'de oturanları bekliyorum.

Caddebostan Kültür Merkezi'nde KÜLTÜR KENTLERİ BİRLİĞİ Standı'nda, çok değerli üstatlarla birlikte kitaplarımı imzalayacağım.

Tüm kitapseverlere ve tabi beni sevenlere sevgilerimle...





4 Aralık 2013 Çarşamba

KIŞ UYKULARI BİTTİ

Havada kar kokusu var. Gökyüzündeki griliklerin arkasından görmeye çalıştığımız mavilikler gibi şimdi umutlarımız. Her an belirebilmesi ihtimaliyle güçlü ve ayaktayız. Kar yağınca temizledikleri bir başka oluyor. Geç oluyor, güç oluyor, nadiren ve beklenmedik anlarda seriliyor kirlenmiş kentlerimizin üzerine, tıpkı pisliğine kan bulaşmış gündemin ağır kokusunu gideren bir oksijen dalgasının ansızın üzerimizi sarıvermesi gibi…

19 Kasım 2013 Salı

BİR KADIN BİR ERKEK

Anlaşıldı siz beni uyutmayacaksınız… Geceden kalma iki saatlik uyku yetmemişti azıcık şekerleyecektim rahat bırakmadınız. Neyse canınız sağ olsun. Geceyi gündüze karıştırmaya, saatleri birbirine uyarlamaya alıştık zaten. Bugün bir arkadaşın dediği gibi; küçükken sadece gece olduğu için uyurduk, artık sabah erken kalkmak için, yorulduğumuz için ya da unutmak için uyuyoruz…

12 Kasım 2013 Salı

MANİK DEPRESİF

Biz bugünlerde paranoyaların içine düştük biraz. Şüphecileştik, güvensizleştik, gece gündüz tetikte yaşar olduk. Bütün bunlar sırtımızdan vurulmaların sonucunda olmuş olabilir. Ya gerildikçe geriliyor ya da gevşekliğin koynunda uyuyoruz. Kimyalar bozuldu, dikkatler feci halde dağıldı. Öncelikler yer değiştirdiği için allak bullak bir hallere düştük. Bu dönem başladı başlayalı ömrümüzden ömür gitti…

10 Kasım 2013 Pazar

"BEN KARAMSARLIK NEDİR BİLMEDİM"

Seni unutmadık ama sana layık olabildik mi bilmiyorum. Seni kimsenin unutamadığına da adım gibi eminim. Yoksa neden seni silmenin yollarını arasınlar ki yana yakıla… Seni ve kazandırdıklarını dünya kabul etti de kendi halkın göremedi ne yazık ki. Çünkü insanoğlunun nankörlüğü, elindekinin kıymetini bilmesini engeller. Kaybetmeye başlayınca rahatsızlanmaya; hazinesi tamamen yok olduğunda da deliler gibi çırpınmaya başlar. Ama artık çok geçtir…

9 Kasım 2013 Cumartesi

ÖZLEMLE...

Benim gönlümde dünyanın en güzel kadını,
Gece gece ağlatma beni…
Sensizlik diyarlarında sana duyduğum özlemle,
Bir başıma kimsesiz bırakma beni…

8 Kasım 2013 Cuma

KIZLI ERKEKLİ

Şimdi kalkıp da Tüyap’tan, kitaplardan falan bahsedersem kimsenin okumayacağını biliyorum. Gündemi kasıp kavururken şaşkınlık derecelerini zorlayan konu cinsiyet ayrımcılığını da geçti artık. Bu eskiden dert edindiğimiz sorunlardan biriydi. Artık durum, iki cinsin bir arada bulunup bulunamayacağının tartışıldığı bir noktaya geldi…

5 Kasım 2013 Salı

KASIM’DA AŞK…

Hoş geldin Kasım…

Sararıp dökülmeye başlayan yaprakların, aşk ile tutkuları çağrıştıran atmosferin, düğmesiyle oynadığın aydınlık saatlerin ve sonuna yaklaştığını müjdelediğin takvim sayfalarınla hoş geldin…

10 Ekim 2013 Perşembe

SOSYAL KIYAMET

Yüzyılların kefaretinin ödenmeye başladığı günler geldi çattı işte… Hadi hayırlı olsun. İnsan diye tabir edilen varlığın, yüreğini bozunca niyetini, niyetini bozunca da çevresini nasıl bozabildiğini görmeyenimiz kalmış mıdır? Tarihi geçmiş ruhlar, kullanım sürelerini uzatmaya çalışacaktır elbet, aksini düşünemezdik ki… Dünyanın gitgide yaşanmayacak bir hale geldiğine dair bir manzara görünse bile, işin arka planında saklanan büyük bir umudumuz olması gerektiğinden şüpheleniyorum ne zamandır. Lakin bazı pislikler meydana çıkmadan temizin kıymeti anlaşılmıyor…

4 Eylül 2013 Çarşamba

YAZ GELMEDİ

Anlatmam istendiğinde düğümlenip kalmama neden olan yaşanmışlıklarım hâlâ zoruma gidiyor. Sindiremediğimden, kabullenemediğimden ve hatta belki utandığımdan dolayı söylemeye dilim varmıyor. Herkes için öyle değil midir zaten; iyi olanı anlatmak kolay, kötüyü ise zor… Yıllardır süregelen, bir türlü bitmek bilmeyen kıyametlerden bir kaç tanesi koptu yine. Her şey darmadağın oldu… Toplamaya çalışmam nafile gibi geliyor artık… Olan oldu, yıkıldı döküldü… Bu sene yaz hiç gelmedi…

22 Ağustos 2013 Perşembe

SIRTIMIZDAKİ BIÇAKLAR

“Başla” diyordu gelen mesajda… “Artık bekleme, harekete geç”… Beklenmedik sonlara şahit olurken, bitişlere imza atılırken, canından can koparken insan harekete geçmeyi nasıl düşünebilir ki? El kol bağlı, uyuşmuş, tükenmiş bir vaziyetteyken iradeyi ortaya çıkarmanın, her işi teker teker yeniden eline almanın gücünü bulmak imkânsızlaşıyor… İşte böyle zamanlarda yine felsefeye sığınıyorum (aklıselim insanlar gibi);

 “Her bitiş yeni bir başlangıçtır”

27 Haziran 2013 Perşembe

AŞKIN RENGİ KIRMIZIDIR


Boğazımda düğüm düğüm olmuş kelimeler, yutkundukça batmış, battıkça acıtmış… Göğsüme doğru büyüyerek inen birer iğne olmuşlar… Öyle zordur ki susmak, susmak zorunda bırakılmak, konuşmak için ağzını araladığın anda başına vurulmak… Sustukça batmış demek ki içerden iğneler, yaralarla kaplanmışım çoktandır. En çok da yüreğimden, yüreğimizden…

31 Mayıs 2013 Cuma

GEÇ KALMIŞ BAHAR

Nasıl olup da günlerin geçtiğini ve en önemli şeylere sıra gelemeden bittiğini düşünürken, ellerimde takvimin bir yaprağını daha yırtmaktayım şimdi… Ayın ve mevsimin sonunun gelip çatışına rağmen hâlâ güzelim baharı yaşayamadığımıza içerlememek ne mümkün. Yine çalışma, çabalama; aynı teranelerde dönüp duran dolaplar; dürüst ve düzgün kalarak ayakta durma gayreti yordu fazlasıyla… Her gün yeni bir uğraş çıkaran, savaş yaratan güçlerin esaretindeyken, çırpınışlarımıza kulak verecek daha büyük bir güç olduğuna ilişkin inancımızı yitirmekte olabilir miyiz?

10 Mayıs 2013 Cuma

KARABASAN


Ne zamandır yatıştırdığımı sandıklarım içimden taşmak üzereymiş meğer… Kapının ağzında olup da beni zorlayan birikmişlikleri, birini arayıp haykırmak istedim ben de bugün. Bana her gün birilerinin yaptığı gibi… Role girmeden, kendim gibi, tam olarak içimden geldiği haliyle böğüre böğüre ağlamak istedim. Ama olmadı… Güçlü oluşuma, sakin duruşuma alışmış bünyeler bunu kaldıramazdı... Susmakla haykırmanın arasında gidip gelen çelişkili hallerim havada asılı kaldı.

18 Nisan 2013 Perşembe

AYŞE HATUN


İlerleyen zamanlara doğru uzanan belirsiz tarihlere ertelediğim, gözümde ve gönlümde büyüttüğüm, nasıl tanımlayacağımı bilemediğim özel insanlardan oluşuna yüklediğim ciddiyeti ikinci plana atan şartlar öyle gerektirdi ve bugüne bir vesile yarattı işte…  Yapılacakların listesi, yazılacakların kalabalıklığı yığınlar halinde dururken, fikrin rahat bırakmadı ki beni… Sanki bugün içimden bir ses, “önce onu yaz, önce onu” deyip duruyor… Kafamın içindeki kalabalık ve karışıklıktan sıyrılıp o sesi dinlemenin eşiğine geldim mecbur… Kalemim, yazmakla, anlatmakla bitmeyecek gibi oluşunu bir kenara bırakarak hissimden, gördüğüm ve işittiğimden, inandığımdan yana sağa sola savrulmaya koyuldu; senden yana…

5 Nisan 2013 Cuma

BEN ÖLMEDEN ÖNCE...

Bu başlığı şimdi kullanacağım hiç aklıma gelmemişti. Bu sayfayı açtığım ilk yıl, o günlerde kaleme almayı planladığım ve aklıma kazınmış olan bir kalıptı... Araya giren başka olaylardan mı yoksa zamanının gelmemiş oluşu nedeniyle midir bilinmez, tam da bugüne uygun ve bir insana atfen kullanılacakmış demek ki… Hiçbir şey göründüğü gibi değildir hayatta; bu başlık da öyle…

1 Nisan 2013 Pazartesi

41 KERE MAŞALLAH


Şartların zorluğuna ve maddi-manevi külfetlerine aldırmadan, ortaya çıkan engelleri kaldırarak ve moralleri aşağıya çeken gelişmelerin aksine, insan ve kitap sevgisiyle yola çıktığımız günlerde buna değdiğine kendimizi inandırmaya çabalamaktayız. Aynı dilden konuşmanın ve herhangi bir şekilde anlaşmanın mümkün olmadığı insan türleriyle bir arada olmanın zahmetine katlanıyorsak bunu bir tek şey için yapmaktayız; iyileşmeye ve düzelmeye olan inancımızdan…

25 Mart 2013 Pazartesi

BİR BÜYÜK İNSANA…

İnsanları bir araya getirmek maharet ister; hoşgörü, geniş bir bakış açısı ve sağlam karaktere sahip olmayı gerektirir. Sadece büyük karakterler, insanların, herkesin faydasına olacak taraflarına odaklanarak, kapris ve negatifliklerini göz ardı ederek toplulukların oluşmasına vesile olabilirler. Kendi menfaatleri, insanların zor taraflarıyla uğraşmalarının yanında sönük bir nokta olarak kalır. Zaten beklenti sınıfına bile sokmamışlardır kendi faydalarını. Tek hedeflerinin, insanlık namına güzel gelişmeler görmek olduğu o büyük insanlardan birini tanıdım…

20 Mart 2013 Çarşamba

KAZA SONRASI MEDENİYET


Sabah kalkarken ya da evden çıkarken, nelerle karşılaşabileceğinizi kestiremiyorsunuz. Niyetiniz güzel şeyler yaşamak olsa da, kötü sürprizler ya da şoklar bekleyebiliyor önünüzde uzanan yolda… Öyle sağ ayakla basmak, dua okumak bile koruyamıyor bazen insanı. Belki de başka bir dileğinizin uzantısına maruz kalıyorsunuz. Yeni bir ders öğrenmeniz gerekiyor ya da bir yere gitmemeniz…

12 Mart 2013 Salı

DÖRT YAŞINDA BİR ÇOCUĞUN GÖZLERİ…


Büyük şehirde yaşamak, renkli ve heyecan verici olabildiği gibi kapkaranlık bir girdabın ortasına da itebiliyor insanları… Büyük şehirde yaşamak, aklı kullanmayı, sabır göstermeyi, dikkatli yaşamayı gerektiriyor. Bunu hiçe sayarsak, pek yakında hiç birimiz buralarda barınamayacağız ne yazık ki…

7 Mart 2013 Perşembe

KADINLAR GÜNÜ MESAJI


Tepkisel yaklaşımlar pek bana göre değildir. Bağırıp çağırmaktan ya da yakıp yıkmaktan ziyade uzaklaşmayı tercih etmekteyim. Bu yıl kadınlara edilen eziyetin ayyuka çıkmasına şahit oluşumuz, kadınlar gününde çıkacak sesleri yükseltecektir. Ben hep olduğum yerde aynı şekilde, ses tonumu değiştirmeden ve yükseltmeden içimdekileri söylemekten yanayım. Kadından ya da erkekten değil, insandan yana; hepimizden yanayım…

5 Mart 2013 Salı

AŞK İLE ARABESK


Geçtiğimiz aylarda bir şiir yarışmasına katılmayı düşünmüştüm. Daha önce hiç şiir yayınlamadığım için, önden bir deneme yapmayı istedim. Nasıl karşılanacağını, gelecek yorum ve eleştirileri görmek üzere eski şiirlerimden birini bloğa koyarak pusuya yatarcasına beklemeye başladım. Yazım konusu “aşk” olunca, etkileşimler de sıradan olmadı tabi…

28 Şubat 2013 Perşembe

SPOR VE SANAT İLE


Bana bu satırları yazmam için ilham kaynağı olan kişi, spor kulübümün değerli hocalarından Ayşegül Demirsoy… Güzel, sempatik, cıvıl cıvıl, pozitif ve akıllı… Aynı zamanda çalışkan ve başarılı… Hem spor danışmanı hem de zumba eğitmeni olan ve bir yıldız gibi parlayan bu özel insan, yaptığı jestin ve bana hissettirdiklerinin farkında değil henüz… Bunları okuyunca fark edecek…

25 Şubat 2013 Pazartesi

HOŞ GELDİN SEDEF


Aramıza katılacağını öğrendiğimizde on beş günlüktün. Bir nokta kadar küçük… Malum, tıp ilerledi ve şartlar eskisine göre daha farklı artık. Ağlaya ağlaya telefonlar açıldı ve haberin verildi. Bir kutlama yemeğinde, bütün aile üyelerin buluştular. O akşam senin gelişini kutlarken sevmeye ve kucaklarını sonuna kadar açmaya başladılar… Seni bekliyordu herkes, seni istiyordu; şanslı bir varlıktın daha o günlerden itibaren…

14 Şubat 2013 Perşembe

SEVGİ LAZIM BİZE


Birilerinin belirlemiş olduğu özel günleri pek kabullenemem. Bana göre her gün özeldir; kendine has özellikler taşır. Gerisi dayatma, gerisi etiketlemedir. Ne kadar kesinleştirmeye, tarihleştirmeye çalışırsanız bir şeyi, o da o kadar özgürleşmek ve zıtlaşmak ister. Sevgililer gününde sevgilisi olmamak, sevgilisi olduğu halde ondan ayrı bir yerde olmak ya da öyle bir ad verildiği için o günde sevgi gösterileri yapmak böyle zıtlaşmalardandır işte…

12 Şubat 2013 Salı

ONUN DERDİ KENDİYLE…


Gittiğiniz yeri kendi havanızla doldurmak ve kendi gözlerinizle görmek o kadar da zor değildir. Bir bilsek, neleri değiştirebileceğimizi… Bir farkına varabilsek rahat ve şanslı taraflarımızın; sevebilsek, anlayabilsek daha tanımadan karşımızdakini... Cehenneme benzetilen bir yer yerine cennet gibi olanında yaşamanın ilk adımlarını atmış, bir beden siluetinin de ötesinde olurduk…

1 Şubat 2013 Cuma

KADINLARI SEVİNİZ…

Bu sabah gündemin kadınlara bakan yüzü yine kapkaranlıktı. Mideme kramplar girmesine, inanç ve akıl dengemin olabildiğince sarsılmasına, empatik yapımın etkisiyle bedenimde sızılar oluşmasına neden olan pek çok şiddet haberi okudum yine… Kadınlara kalkan eller, kadınları küçücük leş gibi odalara kilitleyen aileler, kadınları aç bırakan ve her türlü pisliğe bulayıp kaderine terk eden zihniyetler vardı… O kırılası ellerin sahiplerinin suçlarından feragat edip serbest bırakılacağı ihtimalleri... Ve daha da akıl almazı, kadınların ev ve koca kıymeti bilmesini sağlayacağını gerekçe göstererek bu iğrenç hareketleri destekleyenler vardı. Hiç birini paylaşmak ve yorumlamak istemediğim bir dizi olumsuz haber…

28 Ocak 2013 Pazartesi

DUT ŞERBETİ

Yağmurlu ve ılık bir İstanbul akşamı… Öğrenciliğimde gezindiğim Bahariye sokakları… Birkaç yıl öncesinden gelen tanışıklığın elverdiği bir buluşma, yeni bir dostluk adımı ve bir tiyatro sahnesi… Unutulmaya yüz tutmuş duyguların bambaşka anlamlarda yeniden hatırlandığı bir sanat gecesi… “Sanat ne içindir?” ve “Sanat kimin içindir?” sorularına bir cevap gibi gelip çatıverir oyunun sahnelenme saati; Sanat, insan içindir…

17 Ocak 2013 Perşembe

ÇALKANTILI İSTANBUL HALLERİ ve MELİS DANİŞMEND

Bir konser gecesiydi aslında en basit ifadeyle… Ne zaman basit yaşayabilmişim ki, bu sefer öyle olsun? Duygular iç içe geçmiş yine… Ruh hallerimiz çalkalanmaktayken, heyecan ile durgunluk savaşırcasına birbirine geçmekte... Aşk gecesi… İsyan ve haykırışların gecesi… Sanat, hayranlar ve hayranlık. Olduğun gibi olma gecesi, kendini hüznün ve müziğin koynunda serbest bırakma gecesi… Öyle kolay kolay götüremezler beni konserlere…

16 Ocak 2013 Çarşamba

SATAŞACAK BAŞKA BİRİNİ BULAMADIN MI?

Gün ne günüdür sorarım sizlere? Her gün olan ve gözümüzün gördüğü, kulağımızın duyduğu ve eleştirdiğimiz, rahatsız olduğumuz, küfür ettiğimiz, isyan ettiğimiz olayların olmamasını dilemiyor muyuz aslında? Hepimiz aynı şeyi istemiyor muyuz? İnsan gibi muamele edilmek, şiddet ve dışlanmışlık yerine sevgi görmek, huzur ve rahat içinde yaşamak istemiyor muyuz? O zaman gün birlik ve beraberlik günü değil midir?