28 Şubat 2012 Salı

TAKSİM’DE DEĞİŞİM RÜZGÂRI

Biraz daha gençken gözümüz karaydı. Üniversitedeki öğrencilik yıllarım Ankara’da geçti. Heyecan ve motivasyon diz boyu o zamanlar. Bir tek akşamı Taksim’de geçirmek için sınırlarımızı nasıl zorladığımızı hatırlıyorum. Cumartesi öğleden sonra yola koyulup akşam olmak üzereyken Taksim’e varmak pahasına 450 km’lik yolu gözümüzü kırpmadan gittiğimizi… Ve ertesi günün akşamı tekrar başkente döndüğümüzü…

27 Şubat 2012 Pazartesi

HİÇ UMULMAYAN ZAMANLARDA...

Beklersin, beklersin, beklersin… Kaba tabirle kudurursun köpekler gibi… Çok mu görmektedir küçücük dileğini bu gamsız dünya? Tüm kötülüklerin yanında, senin bu masumane, kimseye zararı olmayan isteğinin yeri ne kadar tutar ki? Ha oldu, ha olacak diye diye zaman geçer… Ve sonunda isyan bayrağını çekersin…

PİSLİKLER VE AYIPLAR

İnsanların ne ayıplarıyla ne de günahlarıyla baş edebiliriz. Onlara laf anlatmak, adam etmeye çalışmak zordur. Ne kadar sinir bozucu olabildiklerine inanmak bile zordur bazen. Hangimiz birinin saçını başını yolmak istememişizdir kimi zaman? Ağzını burnunu dağıtmak… O şahsın dünyada kapladığı yer bile batar. Hani “ölse üzülmem” deriz. “Ortalıktan bir mikrop eksilir” deriz. Öyle ya da böyle gerçek olan bir şey varsa, hepimizin birlikte yaşamak zorunda olduğu…

22 Şubat 2012 Çarşamba

YENİ HAYAT – KIŞ

Bir bahar coşkununda aniden oluşuveren gelişmelerle başlamıştı yeni hayat. Sıkıntıların bittiği yerde yeşeren umutlar, yepyeni bir pencere açmıştı puslanmaya yüz tutmuş gözlere… Yeniden bir sebep vermişti anlamlı konuşmak için, güzel söz söylemeyi unutmuş dillere… Yersiz ve zamansız gözyaşlarının inadına kahkahalarla yeniden başlamıştı yeni hayat…

20 Şubat 2012 Pazartesi

AŞK GÜNÜ

Bloğumu açtığımdan beri bir defa sevgililer günü geçti. Güncel ve popülaritesi yüksek bir konu her zaman daha çok okunur. Buna rağmen sevgililer günü ile ilgili bir şeyler karalamak gelmedi içimden. Çünkü öyle bir günün varlığına kendimi yakın göremiyorum. Öyle bir güne inanmıyorum.

16 Şubat 2012 Perşembe

DEVRİ GEÇMEYECEK BÜYÜK BİR YAZAR: OSMAN AYSU

Eskiden yeniye doğru bir aktarım… Eski dediğime bakmayın, hala taptaze… Belki yıllanmış demek daha doğru olur onun birikimi için. Olgunlaşmış demek de mümkün ama çok zayıf bir ifade bu… Bugün ondan bana doğru akan duygu ile düşünceyi tarif etmek imkânsız. “Anlatılmaz yaşanır” denilen türden bir buluşma… Ben yine de deneyeceğim anlatmayı…

13 Şubat 2012 Pazartesi

YENİDEN MAVİ OJE

Aylar önce sözlerimle dokunmuştum mavi ojeye… Bu kadar okunacağını, bu kadar sevileceğini bilmeden. Hala okunduğunu görmenin güzelliği bir yandan, devamının gelmesinin güzelliği diğer yandan. Ah mavi oje! Sen nelere kadirmişsin! Modan geçmiyor, ne gerçek anlamda ne de mecazi anlamda…

9 Şubat 2012 Perşembe

BEKLENTİYE KURŞUN SIKMAK...

Belirsizlik, gitgide insanı güçten düşüren bir savaş gibidir çoğu zaman. Acımasızca yormaktan çekinmez. Sinirleri yıpratırken olana bitene bakmaz. Çok yönlü düşünmek de işe yaramadığı gibi ayrı ayrı parçalara böler insanı. En sonunda, her bir cephede ayrı ayrı savaşmaktan yorulursun. Tükenirsin… Derken bir de bakarsın ki ne öne sürecek bir neferin kalmış, ne de sıkacak tek bir kurşun…

7 Şubat 2012 Salı

SON GÖRÜŞ

Fani dünya…
Seninle bir alıp veremediğim yok dersem yalan söylemiş olurum. Pek çok şey var anlaşamadığımız… Ama senin tek bir gerçeğin var ki, işte onun önünde saygıyla ve kabullenişle eğilmekten başka bir çare göremiyorum.

5 Şubat 2012 Pazar

MELİS DANİŞMEND İLE GELEN PIRILTILAR

Yine güzel bir sesin sahibi bugün aklımdaki… Sadece sesi mi? Yorumu, duygusu, ruhu ve düzgün kişiliği müziğine yansıyan sayılı genç yeteneklerden biri… Müzik zevkimize ve ilgimize dâhil olduğundan beri, her daim her derde deva başvurabileceğimiz bir tedavi gibi onun sesi ve müziği… O, Melis Danişmend… Uzun zamandır özlediğimiz kaliteli müziğin sahibi…

3 Şubat 2012 Cuma

SAKALIMIZ YOK Kİ...

Çok şeyler var ki, daha yaşanmadan yıllar önce görüp söyledim. Çok kişiler var ki, kendimi yerine koyarak onları anlamak pahasına suspus olup geride durdum. Çok bilgiler ve deneyimler var ki öğrendikçe değer verdiklerimle düşünmeden paylaştım. Kimlerle mi? Galiba ayırt etmeden herkesle… Yanımdaki, önümdeki ya da arkamdaki, o ya da bu diye ayırmadan karşıma çıkan herkesle…

1 Şubat 2012 Çarşamba

ENDİŞE DÖNGÜSÜNE ACİL MÜDAHALE

Genç kadın, haftalardır ihmal edilmekten keçe gibi olmuş saçlarını gelişigüzel hareketlerle toplayarak eline ilk geçen tokayla toplayıverdi. Gözü aynadaki görüntüsüne takıldı. Beti benzi atmış, gözlerinin altları çukurlaşmış, bakışları donuklaşmıştı. Kendini bir an tanıyamadı. Her ne kadar bu görüntü onu rahatsız etse de kendine çekidüzen vermek için kolunu kaldıracak hali yoktu. Güzelleşmek ya da canlanmak için hiçbir hevesi kalmamıştı. Gözlerini aynadaki görüntüsünden usulca uzaklaştırarak başını yere eğdi. İşte yine kendini mağdur hissediyordu…