Yüreğinden ağzına doğru bir ateş, tenini yaka yaka yükselmiyorsa, ölüsün.
Kıpır kıpır eden bir şey olmalı hayatında; kanlı canlı olaylar, gel-git
hareketli fikir veya insanlar ve belki de birkaç damla serin gözyaşı…
25 Aralık 2015 Cuma
26 Kasım 2015 Perşembe
ÇOCUĞUNUZ VAR DİYE
Dünyada mucizevî nitelikte bir şey varsa, onun kesinlikle “yaratmak”
olduğuna inanırım. YOK’tan VAR etmenin güzelliği, akıl - yürek - beden
üçlüsünün sıkı çalışmasında yatıyor olmalı. Doğadaki varlıkların hayranlık
uyandıracak düzeyde detaylandırılarak yaratılmış olması da buna dâhil; kafa
patlatarak ortaya çıkarılan fikirler de, küçüklü büyüklü adımlar ve projelerle
yapılan maddesel ürünler de…
6 Kasım 2015 Cuma
KÜÇÜK BERRAK
İçimdeki çocuklar rüyama girdiler bugün. Kiminin altı ıslak, kimi uykudan
uyanmış, kimi sessizce bir köşede ağlıyor. Hepsiyle tek tek ilgilendim; yorgunluk
hissetmeden, şikâyetsiz ve gönülden. Onlar benden daha endişeliydi.
Geleceklerinden, beni kaybetmekten, sevgi görememekten korkuyorlardı. Nerede
olduğumuzu bile bilmeden, daha doğrusu pek düşünmeden kocaman bir evin içinde
birbirimize sarıldık. Yarınlar yokmuş
gibi gönlümüzce oyunlar oynadık. Birbirleriyle kavga etmediler, çekişmediler,
büyüklerin aksine sıralarını beklemeyi bile bildiler.
7 Ekim 2015 Çarşamba
DİŞİ
İnsan bir cümleyle hayata dönüyor bazen. Ama bir cümleyle de yaşamaktan
vazgeçebiliyordu zaten değil mi? Basite indirgenmiş halim; bir KADIN, bir DELİ,
bir coşkun ve bir melankolik, bir mutlu, bir mutsuz, bir cümle. Hayat zaten
kısaca tek bir cümle, tıpkı ben gibi…
29 Temmuz 2015 Çarşamba
BİR PARÇA
“Evim gibi” dediğimiz yer, bir daha asla yabancı bir yer olamaz.
Bir an kapat gözlerini, ne kadar
yakın olduğumuzu hisset… Bir yeri paylaşmışız demek ki, ev gibi, yuva gibi
görmüş ve farklı bir enerjide bütünleşmişiz. Zaman ve koordinatlarından
bağımsızca.
8 Temmuz 2015 Çarşamba
SİYAHLI
Ne duysam, yalan.
Herkes yüzüne maskeler takmış, kendinden ayrık tavırlar takınmış.Olduğu gibi olamayan, kendi gibi kalamayan ruhların tiyatrosu bu…
28 Haziran 2015 Pazar
ZİRVE KADINI
Zamansız giden kadın, gittiği yerden yönetebilir mi kaderimizi?
İsmi engin, kendi derin, duru tenli, şeffaf ruhlu, kaderi dondurulmuş
bir varlık olarak biliriz onu. Çözülmesi kime bağlı? Çözülmesi neye bağlı? Tekâmülüne
teslim olmuş - hatta sıkıştırılmış - eşsiz benzersiz kadın… Sen masallara
aitsin… Ve ben senin bir parçan olduğum için ne kadar şanslıyım. Kimi tanıyarak
sevmiş seni kimi de tanıyamadan.22 Haziran 2015 Pazartesi
ÇALKANTILI KADIN
Geçmişimden değil, geleceğimden arasınlar artık beni. Öncem olmasa hiç,
hep ileriden yollar açılsa, geride bir şey kalmasa. Hafızamdan bile silebilsem
geçmişi usulca, kimseyi üzmeden. Neye elimi atsam bundan sonra, güzellik
yaratsam… Hiç bozukluk barındırmayan bir tohum gibi… Boğumlarından,
güğümlerinden kurtulmuş berrak bir su gibi, geçtiğim yerleri temizlesem - en
çok da kendimi… Yoksa öyle miyim zaten?
22 Mayıs 2015 Cuma
ÜÇÜNCÜ KESİK
Kurtul zincirlerinden…
Sesin nereden geldiğini hiç anlayamadık… Lakin susmuyordu. Biz
bağlandıkça, o “kurtulmak”tan
yanaydı…
Keskin bir bıçak bize doğru ağır ağır yaklaşıyor, metalinin parlağı göz
alıyordu.
7 Mayıs 2015 Perşembe
İNCİR REÇELİ
İncir Reçeli… Önce sinema perdelerinde oynamıştı, sonra kalplerimizin
ekranında… Herkesin farklı bir acısı, yarası, hikâyesi var. Derinden
sarsılmayan kimse yok ki… İzledikleri, kimisine kaybedilmiş bir aşkı hatırlatır,
kimisine kalabalık ve bereketli sofraları kimisine de bana olduğu gibi, yaşlı
bir kadını…
21 Nisan 2015 Salı
ASGARİ MÜŞTEREKTE...
Hiçbir yere gittiğim yok aslında. En çok zırıltı da bundan çıkıyor ya… “Nerelerdesin?” sorusuna cevabım hep; “ulaşmak isteyene, kendi kalbi kadar
yakınım” oluyor. Anlaşılmıyor. Çözmeye, incelemeye vakit ayırmak istemez
olmuş artık insanlar. Hep kafalarındaki kalıplardan dillerine yansıyan
yargılarla itham ağları örmekteler masum ve iyi niyetli çehrelere… Yazık… Oysa
ne kadar mutlu olabilirdik birlikte…
23 Mart 2015 Pazartesi
O ZEVK BANA AİT
Dağıldım, değiştim ve dönüştüm belki. Ama bitmedim, ölmedim ve
yenilmedim. İşte buradayım. Oradan oraya savrulsam da vazgeçmedim. Zincirlerinden
koparcasına bana doğru koşan SEN misin yoksa? Sorgusuz sualsiz halin yalan
değil, her hücremi bilirmişsin gibi… Ruhumun dizginlerine sahip olsan da beni sıkıp
boğmadan, nasıl da anlayışla, geleceğin zamanı biliyorsun. Hazır olduğum
zamanı, arzularımı… Yıkıntılarımdan başka diyarlar yarattığımı… Nasıl da
biliyorsun…
12 Mart 2015 Perşembe
YILIN FOTOĞRAFI
Öyle bir hayat ki, bünyesinde içten gelmeyen hiçbir şey yok… Konsantre
edilmiş sevgiler ya da zarar ziyana uğratılmış vakitler, sınanmanın en zor
taraflarına iteleyip duruyor beni… İşte işin zor tarafı da bu... Günü geldikçe,
darmadağın olmuş parçaları yerlerden tek tek toplamaktan belime ağrılar
saplansa da, mücadelem MUTLU OLMAKtır.
21 Şubat 2015 Cumartesi
SON ÇİLE
Sana coşkulu “hoşgeldinler” söylemiştim 2015. Kendimi sana çok
hazırlamış, sürprizlerine inandırmış, güle oynaya karşılamıştım, hatırlarsan. Rol
değildi, içimden geldiği gibiydi. Senin için nice planlarım vardı. Hâlâ da öyle…
Ama sen ne yaptın? Gelir gelmez koca bir tokat yapıştırıp yüzüme, kalbimin bir
derin parçasını koparıp sonsuzluğa uğurladın. İşin kötüsü sen bunu rahatlıkla,
pişkinlikle yaptın. Bense hâlâ yapamadım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)