28 Ocak 2012 Cumartesi

İSTANBUL’DA KARDAN ADAMIN ÖMRÜ

Yine şehir bembeyaz… Hiç de hak etmediği bir güzellik içinde diye düşünüyorum önce. Sonra da diyorum ki herkes hak ettiğini mi yaşıyor sanki… İstanbul’un kirini, ayıbını, günahını, zorluğunu, çilesini örtmeye hangi kar örtüsü yetebilir ki?

27 Ocak 2012 Cuma

ÖLDÜRMEYEN ACI...

Bir şeyler bitiyor mu? Yoksa bir şeyler mi başlıyor? Daha geniş ve felsefik bir yaklaşımla, her ikisi birden mi yoksa? “Her son bir başlangıçtır” denir hani… Cevap ne olursa olsun, kaçınılmaz olan tek şey değişim. Yarından itibaren bazı durumlar değişmeye başlayacak. Yok, yok aslında bu işin ucu çok daha gerilere uzanıyor. Yani sonsuz bir değişimin içindeydik zaten...

25 Ocak 2012 Çarşamba

HALİL SEZAİ - HER BİRİMİZDEN BİR PARÇA

İnsan bir işi yürekten yaparsa, yeniden ve yeniden gündeme gelebiliyor. Unutulmuyor… Aradan zaman geçse bile, her hatırlanışı bir öncekinden daha muhteşem oluyor işte. İnsanların içine işlemiş oluyor çoktan… Yerini edinmiş ve sağlamlaştırmış olarak tekrar tekrar karşımıza çıkıyor. Ama tesadüflerle, ama planlarla ve kurgularla, ama kaderle, ama benzer istek ve çekimlerle. Bir şekilde hayatımızda var olarak capcanlı yaşıyor, yaşanıyor…

23 Ocak 2012 Pazartesi

İSTANBUL’DAN MEGAN FOX GEÇTİ

Her yeni olan olayda karmakarışık olmak ve çalkalanmak bizim millete mahsus bir özellik galiba. Artık buna iyiden iyiye inanmaya başladım. Olan herhangi bir şey, büyük ya da küçük olsun, biz büyütürüz! Biz yayarız, türetiriz, cılkını çıkarırız ve sonunda da tüketiriz. En son rahatça bir “oooooooh” çekeriz. Ve “ne gündü beeeee”, “ne haftaydı beeeeee”, ya da “ne kadındı beeeee” çıkar ağızlardan. Bu hafta da işte öyle olanlar oldu…

16 Ocak 2012 Pazartesi

KARANLIĞIN ÜZERİNE YAĞAN KAR TANELERİ

Kar tüm beyazlığı ve saflığıyla tane tane üzerimize dökülmeye koyulurken, umutlarımızı alevlendirmeye başladı bile… Yolunun gözlendiğini bilircesine yağmaya başladı yine… Kendinden emin, yavaş ve salına salına kendini göstermeye niyetli kar taneleri… Sevildiğini, istendiğini ve beklendiğini bilen bir insanın kendine güveni gibi, bir assolist edasıyla bu yılın ilk gösterisine perdelerin arasından çıkıyor şu dakikalarda…

10 Ocak 2012 Salı

FARKLI OLANA SAYGI

İnsanı hasta yatağından kaldırıp zımba gibi olmasını sağlayacak birkaç duygu biliyorum. Bu duygular ikiye ayrılır. Hırs, öfke ve haksızlığa tahammülsüzlük gibi olumsuzluklar. Bir de çalışma şevki, aşk, yaşama sevinci gibi olumlu gözüken duygular. Hangisinin iyi hangisinin kötü olduğunu ayırt edemezken bile bir faydasını görürüz ilginç bir şekilde. Hastalığı unutturur ve hayata bağlar…

6 Ocak 2012 Cuma

YAĞMUR GÖZLERİYLE

Dünyanın ölümlü olduğunu hepimiz biliriz. Ama ya yaşanmaya değer olduğunu? Yaşamak için çok az vaktimizin olduğunu… Ne zaman nerede sona ereceğini bilmediğimiz bir oyunun içinde olduğumuzu…

5 Ocak 2012 Perşembe

KARIŞIK KAFALAR, SAĞ KALAN AKILLAR

Dargınlık yok, küslük yok, kavga yok. Sadece seçimler var… Her birimiz seçimlerimizin toplamından ibaretiz. Ve hayatlarımız da seçimlerimizin sonuçlarından başka bir şeyden oluşmuyor. Bunu bir kere anlayınca, kendinle barışık olmanın kaçınılmazlığı ve başkalarıyla didişmelerin sonu geliyor. Anlamak kolay değil ama üzerinde çalışmaya değer…