29 Nisan 2012 Pazar

KAYIŞLARI KOPARMAK

Kısa bir tatil sonrası şehir dışından İstanbul’a dönüyorduk. Temiz havanın çarpmasıyla mayhoşlaşan başımızda hafif bir dönme peyda oluyordu. Üzerimizde hafif bir yol yorgunluğunu ve büyük şehir hayatına azıcık ara vermenin tatlı rehavetini taşıyorduk. Akşam saatlerinde Yalova yakınlarından geçerken, methini çokça duyduğumuz bir köftecinin önünde duraklamaya karar verdik. Bir akşam yemeği nasıl da ilginç, sıra dışı ve keyifli bir zaman dilimine dönüşebiliyordu…

27 Nisan 2012 Cuma

DOĞRU YOLA DAVET

Parçadan bütünü yordayabilirsiniz. Küçükten büyüğe varabilirsiniz. Sıfırdan milyonlara ulaşabilirsiniz. Bir hiç iken her şey olabilirsiniz. Az iken çok, boş iken dolu olabilirsiniz. Yalnız iken kalabalıklara karışabilirsiniz. Bunların hepsi tek bir yöntem ile mümkün. Ve bu yöntemin adı kesinlikle bir olumsuzluk eki taşımıyor…

25 Nisan 2012 Çarşamba

YENİ HAYAT- YENİ BAHAR


Zamanın durduğu yer…
Zamanın yaşanabildiği yer…
Gizli adı cennet…
Gidip de göresin, gidip de dönmeyesin gelen yer…

18 Nisan 2012 Çarşamba

BAHAR TEMİZLİĞİ


Değişken bahar günleri içindeyiz… Bazı gün, yazın tam da kapımızda olduğunu hatırlatırcasına ısıtan güneş bizi umutlandırırken, bir diğer gün bulutların arasından puslu bir hava göz kırpabiliyor. Bugün olduğu gibi, önüne kattıklarını savura savura götürmeye niyetlenen bir kuru fırtına da çıkabiliyor. İnce ince yağan yağmur sokaklarımızı ıslatabiliyor. Hava değişken, günler de öyle… Tıpkı ruhumuzun çalkantılı halleri gibi…

17 Nisan 2012 Salı

KİTAP GİRDABIM


İçinde bulunmayı arzu ettiğiniz gerçekliği yaratabiliyorsunuz. Bunun en güzel kanıtlarından ya da örneklerinden birisiyim. Sevdiğimi söylediğim ne varsa bana doğru geliyor. Ve hoşlanmadıklarım birer birer uzaklaşıyor. Sanki sihirli bir değnek kontrol ediyor zevklerimi, beğenilerimi. “Sihir” diye adlandırdığımız olay ise zaten o kadar da ulaşılmaz ya da tuhaf değil…

16 Nisan 2012 Pazartesi

TATLI YORGUNLUKLAR


Sızılar, bazen sızlanmaya neden olmanın aksine mutlu eder insanı… İnanması zor mu geliyor? Dönüp hayatınızın belli dönemlerine bakın. Özel günlerinize bakın. Ağrısız, sızısız, koşturmasız, yorulmasız olanı var mıydı hiç? Hepsine seve seve katlanmamış mıydınız? Hatta ruhsal doyum, fiziksel sızıların önüne geçmişti… Açık ara farkla hem de…

12 Nisan 2012 Perşembe

KARA KEDİ UĞURLUDUR


Öncelikle bendeki kedi sevgisinin nasıl oluştuğunu anlatayım. Eskiden mahallede kedileri beslemekle meşgul olan orta yaşlardaki teyzeleri hiç anlamazdım. Onlar sadece beslemekle kalmaz, kedilerle aşırı olarak nitelendirebileceğim duygusal bir bağ kurar, onlarla bütünleşir ve neredeyse etraflarındaki başka varlıklardan nefret ediyormuş hissi uyandırırlardı. Onlar için sadece ve sadece kediler vardı.

11 Nisan 2012 Çarşamba

BİR MİKTAR TAZE KAN


Kış uykusundan uyanmak gibi bir şeydi. Yıllarca süregelmesine izin verdiği yas sürecine sıkı sıkıya tutunmuşken, iğne batmış gibi olduğu yerde sıçradığını hissetti orta yaşlardaki kadın. Artık bir şeyler değişmeliydi. Kara günler sona ermeliydi. Ölmemiş olduğuna göre, bu kadar zamandır yaşam belirtisi göstermeden içine kapanmaya bir son vermenin zamanı gelmişti. Hayat devam ediyordu…

9 Nisan 2012 Pazartesi

BU AYRILIK OLMASAYDI...

Bu sefer, eksiklerimizin açtığı boşluğu kucaklayarak yol aldık. Çünkü gelmeyenleri, gelemeyenleri seviyorduk ve yokluklarını ta derinden hissediyorduk. Bir tercih veya bir zorunluluk nedeniyle yanımızda bulunamayanların yerine de ortaya koyduk varlığımızı. Uzun bir ayrılık değildi bu, hem de hiç değildi. Ama hüzün ve buruklukla hatırlattı, birlikteliklerin değerini…

7 Nisan 2012 Cumartesi

GERİDE KALAN KIRINTILAR


Bazen herkesten ve her şeyden kaçmayı isteriz. Olabildiğince uzağa… Sanki adım adım, kilometre kilometre uzaklaştıkça, geride bırakmaya ihtiyaç duyduklarımız gerçekten geride kalacakmış gibi bir hisse kapılırız. Kısa bir süreliğine bile olsa yalın ve huzurlu olunabileceği yanılgısıyla çalkalanırız. Nerede olursak olalım, duyguda ve düşüncede neyle meşgul isek, onun izin verdiği kadar özgür ya da o kadar bağımlıyızdır. Ve duygu ile düşünceden kaçmanın imkânı olmadığını hatırlamak hiç işimize gelmez…

4 Nisan 2012 Çarşamba

YARIM ŞİŞE SÜT


Mekânlar, bazı insanları birbirinin hayatına kazandırma yönünde birer araç olabilirler. “Nerden düştük buraya?” diye isyan ettiğiniz bir yerde bile ömrünüz boyunca unutamayacağınız biriyle tanışabilirsiniz. Bir dost gibi, bir kardeş gibi yakın ilişkiler yaşadığınız kişi, bir gün yanınızdan ayrılmak durumunda kaldığında, sizi bir araya getiren yerde bulunduğunuza, tanıştığınıza şükredersiniz… İyi ki buradaydık ve iyi ki karşılaştık dersiniz…

2 Nisan 2012 Pazartesi

SEN - BEN - ZEN


Şu hayatta peşine düştüğüm iki şey var. Mutlu olmak ve mutlu etmek... Böyle özet olarak söyleyince ne kadar basit görünüyor değil mi? Bir de çoğumuzun ortak noktası gibi görünüyor bu kovalamaca... Peki, neden bu ikisini yakalamaya çalışıp duruyoruz? Mutlulukla ilgili hedefler, kanatlı birer kuş mu da uzanınca uçup gidiyor…

1 Nisan 2012 Pazar

ŞAKA İLE DEĞİL, DUA İLE...


Şaka değil… Hayal değil… Rüya hiç değil… Baharın gelişini kucaklayabilir, kaloriferlerinizi kapayıp güneşle ısınmaya başlayabilir, takvimlerden bir yaprak daha sıyırarak yeni aya geçebilirsiniz. Ne yaparsanız, nasıl yaparsanız yapın, nisan ayını umut ve pozitif bir bakışla karşılayın… Gözlerinizi kapayın, dudaklarınızı gülen konuma getirin, yüreğinizi açın ve bekleyin…