26 Aralık 2018 Çarşamba

ANNELİK NEDEN GÖZE SOKULMAZ


Bazen birinin canının yanabileceğini düşünmek; büyük, incelikli, özverili ve az rastlanan bir empatik yetenek… Bana sorarsanız altıncı duyu organımız, KALBİMİZ…
Kayıplarımızın ayıplarımızı örtemediği gibi acılarımız da bahanelerimiz olamaz. Ancak herkesin iyiliği için, hassas noktalara bin bir kere düşünerek temas etmeli. Belki de yanından bile geçmemeli…

27 Kasım 2018 Salı

ESAS PİYON


Kendini kendine bile anlatamazken kimseye açılıp da anlatamamak,
Herkesin seni kendi açıklarına göre dinleyeceğini bildiğin için güvenememek, seni kimsenin sen gözüyle düşünmediğini, herkesin kendine göre değerlendirdiğini, değerlendirildikçe de senden bir şeylerin usulca gittiğini,
Anladığında gerçek yalnızlığı da anlıyorsun.

15 Kasım 2018 Perşembe

YAĞMUR KOKUNCA


Yağmur yağınca gönül dost istiyor, muhabbet istiyor.
Aşk istiyor.
Battaniye bahane, çay bahane, sahlep bahane… Sarılıp sevilmek istiyor.

31 Ekim 2018 Çarşamba

TATLI


“Ben de öyle tatlı  bir hayat istiyorum.” dedi izlediği filmden gözlerini uzaklara doğru kaydırarak. Ve devam etti, sanki ayaklarının üzerine daha da sağlam basıp ölesiye inanarak,
“Benim de öyle tatlı bir hayatım var, olacak.”

25 Ekim 2018 Perşembe

ERKEK GİBİ


Çantasından arayıp tarayıp sonunda çıkarabildiği ruju gerilmiş dudaklarında acele ve acemilikle gezdirdikten sonra yarı gülümsemeyle, “rujumu da sürmezsem kendimi erkek gibi hissediyorum” demişti. Gerçekten de çoğu zaman kadınsal süs, detay ve inceliklerden uzak olduğunu fark etmiştim öyle söyleyince. Nereden gelip de hayatıma girmişti. Bana uzun uzun akıllar verişi, kendi kullanmadığı şeyleri bir çantaya veya torbaya sıkıştırıp insanın eline tutuşturmak gibi bir şeydi. Gülümsemesi erkeksiydi, ses tonu hem nazik hem de hoyratça net. Hareketleri, yüreğinin büyük yalnızlığını gizlemeye çabalayan bir dobralıktaydı. Erkeksi mizacına rağmen, her kadın gibi bolca konuşurdu. Kaç kişi dinlerdi onu bilmem…

30 Eylül 2018 Pazar

BİRAZCIK APTAL OLMAK


Sonbaharın kıymetini bilmek için yazın illa kavrulup cayır cayır yanmak mı lazım? Hoş geldin demek için ayrılmak, durulmak için önce kudurmak,  tatlanmak için önce acımak mı lazım?
İyi düşün iyi düşün diyorlar ama…
Gel de bunu içimdeki kurtlara anlat…

27 Ağustos 2018 Pazartesi

CEVİZ


İnce ince kıydım cevizleri. O gece kafaya koymuşum bir kere. Mutfak robotu yok diye vazgeçmedim. Önce mutfak örtüsünün içine koyup katladım. Üzerinden boydan boya geçerek kavanozla ezdim. Bunu anneanne göstermişti bir keresinde. Gördüğünü kolay unutmuyor insan. Keşke hep iyi şeyler görsek işte bu yüzden.

18 Temmuz 2018 Çarşamba

BETONİSTANBUL

Değerli bir ağabeyimiz anlatmıştı. Yıllar önce bir arkadaşıyla beraber Ankara’dan trenle İstanbul’a geliyorlarmış. Tren İstanbul semtlerinden ilerleyerek Haydarpaşa’ya doğru giderken etrafa bakıp hayretler içinde kalmışlar. Bir bakmışlar her yer yemyeşil…

12 Temmuz 2018 Perşembe

ADAM KİİİM, SEN KİM?

Bizi üzenler, zorlayanlar en büyük öğretmenlerimizmiş. Valla ben kişisel gelişim kitaplarının yalancısıyım. Yalnız, öldürmeyen acının kuvvetlendirdiğine inanıyorum çok uzun zamandır. Buna kalıbımı basarım. Sürekli büyütmek, gece gündüz demeden öğretmek, ders çıkarmayı dayatmak gibi emelleri olan şu hayatı anlamadım gitti… Burada bir şeylere hazırlanıyoruz da, esas hayat başka yerde ve başka bir zamanda mı başlayacak?

27 Haziran 2018 Çarşamba

BU GECE GEL

Yaklaştığı söylenen haşin fırtına, tedbirlerle beklenen acımasız dolu, insanın kirli aklı kadar bile zarar veremez aslında… Gözünüz gibi koruduğunuz arabalarınızı yine – kesilmesine kıydıklarınızdan arta kalan – ağaçların altına saklıyorsunuz.
Arabalarınız kadar kıymetli değil, o kimsesiz ağaçlar…

8 Haziran 2018 Cuma

ALİ KOÇ

Yeni gelmedin ki “hoş geldin” diyeyim.
Geçmiş günlerin hatırlı zamanlarına yakıştığın gibi, yeni günlere verilmiş taze bir sözsün şimdi.

1 Haziran 2018 Cuma

FAVORİ ADAM

Şimdi bile hissedebiliyorum
Gözümü kapamam yeterli. Öğretmeye çalışıyorlar şimdilerde hani, gözünde canlandır falan. Hikâye hepsi. Ben senden bir an bile ayrılmadım ki.

25 Mayıs 2018 Cuma

GÜNAH KEÇİSİ

Yok mudur her gidişin içinde biraz cesaret ile coşku biraz da bilinmezlik ve korku? Onca zaman sonra büyük adımlar atarsın ve yine de küçük olmakla karşılanır, küçük kalmakla suçlanırsın. Bu nasıl dünyadır ve kim bilir ki o yolculuktan belki de en çok özlediğimi görmeden gelmişimdir.

10 Mayıs 2018 Perşembe

LOHUSA

Doğum gerçekleşti. Doğum zamandan bağımsız…
Doğurdum, doğurdun ve doğurduk. Dünya hep hesapsız kitapsızken, bizler yeniden ve yeniden var olduk.
Benim uykum bölündü, senin aklı çelindi, onun sözü kesildi, önemli mi?
Ne olup bittiyse çoktan geçip gitti.

8 Mayıs 2018 Salı

"AZ KALDI, ÜSTÜNE OTURACAKLAR"

Anahtarı sessizce çevirip eve girerken aramızda fısıltılarla gülüşür, içeri girer girmez atardık bavulları bir kenara, deliler gibi sevişirdik. Bu kadar düşünmez, bu kadar anlamaya çalışmaz, aklımızdan bu kadar şüphelere düşmezdik. Dünü anlatır, günü kurtarır, yarınlarımızı planlardık. Hep incelikli hep cömert ve hep centilmendik. Kabalıklar, hunharlıklar ve yalnızlıklar pek azdı eskiden…

11 Nisan 2018 Çarşamba

AŞK ÇOCUKLARI

Konforlu yataklar alıyor, üzerini allı pullu şatafatlı örtülerle süslüyor, etrafına mumlar yakıp koyuyor ama içinde sevişmiyorsunuz. Ne anladık o işten? Fotoğrafını çekip yayına sürüyorsunuz bir de… Herkes görsün, hayallere dalsın, peri rüyalarında sansın sizi… Oysa hepimiz biliyoruz ki artık aşk çocukları doğmuyor bu dünyaya…

6 Nisan 2018 Cuma

GÜLNAZ HEMŞİRE

Bu ülkenin kıymeti bilinmemiş nice kadınından biriydi bence. Onu tanımam geç oldu, güç olmadı. Öyle olağan, öyle sıradan günlerden biriydi. Ama şimdi hiç de sıradan değil ayrılışımız… Sağlık için çalışan insanların sağlıklarından olmasına içim gitmiştir hep. Terzi kendi söküğünü dikemez misali… Dışardan anlaşılmıyordu hiçbir şey. Meğer içerden çürüyormuş belli etmeden, inceden inceye…

3 Nisan 2018 Salı

MUTLULUK YOLU

Modern hayat sana diyor ki,
Yeni arabaya bin.
Lüks evde otur.
Marka giyin.
Yurt dışında tatile çık.

28 Mart 2018 Çarşamba

KADIN

Gizli, lüzumlu, girintili çıkıntılı bir gölge.
Sürprizler barındıran bir mağara.
Aşkın yazılı, sözlü, üç boyutlu nefes alan hali…

21 Mart 2018 Çarşamba

ÇAY

Çay bardakları, kimi masada kimi koltuğun kenar kolunda kimi de sehpada. İçilmemiş, soğuyup buz gibi olmuş. Daha dokunulamadan kimsesiz kalmış, boynu bükük çocuklar gibi. Çay muhabbettir derler. Doğrudur… Çay ilişkinin sıcaklığı, güvenin yakınlığı kadardır. Çay bardakları dolu ve içilmediyse, orada yolunda gitmeyen bir şeyler vardır.

27 Şubat 2018 Salı

YAPBOZ

Sen toktun, ben toydum.
Bir kurdelenin bağlanmış uçları gibi güzeldik birlikteyken, ayrılınca anlamsız…
Kelimeler dökülürdü dilimden yerli yersiz.
Oysa duygularım hep içimde hapis kalırdı.

22 Şubat 2018 Perşembe

YAĞMURLU GECE

Yağmurluydu o gece. Tam da okunduğu gibi, en basit, en doğal haliyle. Islak, serin ve nazenin… Gelişiyle aklıma doluşan sorular da hep sağanak halinde, kendi gibi. Ormanı, oksijeni bol alanlar mı daha çok çeker yağmuru yoksa her yerini pislik kaplamış büyük şehirlerin arınmaya muhtaç kalmış insanlarının duası mı? Kılık kıyafetimize daha göz kırpışıyla müdahale eden gözünü sevdiğim yağmur, rahmetten mi yağarsın rahmete mi inersin? Sana doğru el açmasak bizden vaz mı geçersin?

13 Şubat 2018 Salı

BAŞKA BİR EV

Nereden geldiyse aklıma… Küçük kırmızı domateslerden galiba.  İstanbul ile birlikte anıların güzelini de biriktirmek zorlaşıyor mu ne… Ya da ne bileyim bir şeyler zorlaşıyor işte…

Üsküdar’ın balkonlu, eski evlerinden birinin denize bakan en üst katındaydık. Odanın perdelerini aralayıp kışın pek kullanamadığımız balkondaki sandalyeleri görmek bile insanın içine bir ferahlık verirdi. Hani istediğin zaman çıkıp soluklanacağını bilmek iyidir ya...

18 Ocak 2018 Perşembe

SÜPÜRGE SAÇLAR

Sessiz sessiz ağlar kadın.
Yalnız yalnız ağlar kadın.
Bir bakmışsın her şeyi var. Bir de bakmışsın hiçbir şeyi yok…