Boğazımda düğüm düğüm olmuş kelimeler, yutkundukça batmış, battıkça
acıtmış… Göğsüme doğru büyüyerek inen birer iğne olmuşlar… Öyle zordur ki
susmak, susmak zorunda bırakılmak, konuşmak için ağzını araladığın anda başına
vurulmak… Sustukça batmış demek ki içerden iğneler, yaralarla kaplanmışım
çoktandır. En çok da yüreğimden, yüreğimizden…
İçinde çok büyük bir aşkı barındıran, her şeye rağmen yaşatan birisi ne
yapar? Susturulabilir mi hiç… Susturmaya çalıştıkça konuşmanın bir yolunu bulmaz
mı her seferinde… Resimleri kaldırsalar, isimleri silseler, adını sanını
yasaklasalar fark eder mi? Bir aşk, kazındığı yürekten silinebilir mi?
Peki ya aynı duygunun lisanını konuşanlar bir araya geldiğinde neler
olur? Önce sevgi zinciri uzamaya başlar. Bir adımdan diğerine, bir elden
öbürüne, bir geceden tüm ömre yayılıverir. Bastırıldıkça büyüdüğü fark
edilmeyen bir özlem, tazeliğini koruyan bir arzu alev alev yandığını göstermeye
koyulurken, yaklaşan hiçbir ateşten çekinecek bir şey kalmaz artık. Bir de
bakmışsınız, korkular yok olmuştur…
Beklenmedik, plansız ve programsız, çok gecikmiş ama belki de tam olması
gerektiği yerde bir tarih, miladım oluvermiş… Öncesini hatırlamakta güçlük
çektiğim bir ayrım var artık… Öncesini önemsemediğim… Üzüldüklerimiz aslında ne
kadar anlamsızmış… Meğer ne derin bir acımız, suskunluğumuz varmış…
Hayat durmuş, ilerleyemiyor.
Hayat, göğsümüzde bir yumru, gözümüzde bir damla yaş, nefesimizde bir
eksiklik, etrafımızı saran bir alev topu olarak sürüyor… Toz dumana katılmış,
ortalık yangın yeri, her şey birbirine karışmış… Netliğini koruyan tek şey,
yüreklerde kıpkırmızı duran aşk… Griyi öne sürenler bilmez ki aşkın rengi
kırmızıdır. Ve kırmızı bütün renklerden daha baskındır…
Kan kırmızıdır;
Yaralar kırmızı,
Tokatlar kırmızı,
Tokatlardan geriye kalan izler kırmızı…
Bilmedikleri, anlayamayacakları bir aşk var içimizde, rengi kırmızı,
vazgeçmesi ayrışması imkânsız…
Sansürler, maskeler ne içindir? Kılıflara ve kalıplara sığmayacak bir
gücü bastırmaya çalışmanın faydası yok… Susmak, bir sırrı saklayamaz ki… Ve
aslında sır zannettiğimiz, açık etmeye çekindiğimiz şeyden herkeste bir parça
vardır. Bugün en çok karşı duranda bile…
Soğuk demirler bile erimeye başladıysa; kırmızının ısısı iyice yükselmiş
olmalı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder