ÇAY

Çay bardakları, kimi masada kimi koltuğun kenar kolunda kimi de sehpada. İçilmemiş, soğuyup buz gibi olmuş. Daha dokunulamadan kimsesiz kalmış, boynu bükük çocuklar gibi. Çay muhabbettir derler. Doğrudur… Çay ilişkinin sıcaklığı, güvenin yakınlığı kadardır. Çay bardakları dolu ve içilmediyse, orada yolunda gitmeyen bir şeyler vardır.

“Bize biri beddua etti herhalde” diye sızlandı kadın. Öyle büyüye, nazara falan da inanmaz. Aklından ve hissinden yanadır hep. Ne zaman çayı doldurup keyfe otursak bir kavga çıkıyor. O ince bele sarılıp ısınmak bir türlü kısmet olmuyor.

Bahar gelmiş, kuşlar cıvıl cıvıl. Hava kısmen mis gibi. Büyükşehirzedeleriz biz çünkü. Havamızı da vermiyorlar artık tam olarak baharımızı da…

Mevsim değişirken ısı yükselse bile çayın ısıtması başka türlü insanı. Çay ev demek. Çay anne, çay baba, çay kardeş, çay eş dost, çay dert ortağı demek. Kadın öyle üzülmüş ki… Bardaklar neden böyle kalmış, yüreği sıkışmış da kimseler anlamamış. İçine içine oturup kalmış bir şeyler. Adamına da bir türlü anlatamamış lafını…

Neden böyle dağılıyor, bize neler oluyor diye gözyaşlarını döke kalmış bir pencere pervazında, soğuk bir yatakta veya duvara çöküvermiş o anda bir dilenci gibi. Aslında herkes gibi ve ancak herkes kadar sevgi dileniyor. Yuvası ısınsın istiyor…

“Dokuz lira verdim tanesine de ne oldu?”

Baya inceden belli, kalınca basenli çay bardaklarını övmek istedi misafirlerine. “Gel gör ki kadınlar hep kırdı bunları artık almıyorum ben de…” Bardaklarındaki çay kan kırmızısıydı. Onun yarası yüreğinden sızlayandı. Çay bardakları onun umurunda değildi aslında. O talihsizlikler olmasaydı…

Sahile önce evden plastik bardaklarını getirmiş. Mehtaba karşı o güzellikte plastik bardakta çay mı içilirmiş! Bir koşu gidip evden ince belliler getirildi. Kadın panik yaptı. “Ay sakın kırmayın onları! Bulamıyorum aynısından…” Bizim markette altı tanesi 2 lira yahu… İnsaf kadın! Neyin peşindesin...

Çay başlı başına huzur demek. Bardağıyla, sıcağıyla, muhabbetiyle özdeşleşmiş…

Sivrilmiş sözlerden kadının kalbine doğru batan bir şeyler var. Ne zaman o çaylar dolsa bir şeyler oluyor…