Gizli, lüzumlu, girintili çıkıntılı bir gölge.
Sürprizler barındıran bir mağara.
Aşkın yazılı, sözlü, üç boyutlu nefes alan hali…
Her yer yetiştirilmemiş insan, doğurulup atılmış insan yavrusu… Onlar
büyüdüğünde en büyük düşmanımız olacak. Böyle giderse gün be gün düşmanlarımız
çoğalacak. Sevgisiz yapılmış, sevgisiz doğurtulmuş, sevgisiz ve ilgisiz
büyütülmüş biyolojik bedenlerden insan olacağı gibi bir hayalimiz mi vardı
acaba…
Hayal meyal kadın… Tüm muhteşemliğiyle bir güneş gibi doğacak diye önünde
eğilmiş toprak, su, ateş ve denizler. Erkekler mi korkmasın…
Korkma!
Korkaklığına sığmaz, korkaklığa gelmez kadın!
Alçak bir kaderin içinde hapsolmuş, çürümüş bedenine bakmayın. O daima
ötesindedir basit hedeflerinizin.
Bir liman sığıntısı, bir mide bulantısı, bir savaş gümbürtüsü, bir dram ağlantısı
gibi kadın. Ne kadar korkulursa o kadar gerçek.
Siz ne kadar sapıksanız o kadar kurban görünen kadın,
Kirli ellerinizden, kirli niyetinizden ve kirli ağzınızdan
kurtulamadığında bile,
Siz ne kadar zavallıysanız o kadar yücelmiş, yükselmiş, yürümüş…
Zulüm babaları kahrolurken, kadının zarafetine eşlik eden ince ruhlu ama
koca yürekli adamlar var olsun.
* Değerli eseriyle katkıda bulunan Bahadır Uysal'a sonsuz teşekkürler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder