Sessiz sessiz ağlar kadın.
Yalnız yalnız ağlar kadın.
Bir bakmışsın her şeyi var. Bir de bakmışsın hiçbir şeyi yok…
Mevsimler değişir, kaderlerin yönü değişir de kadının kederi değişmez. Kadının
çabasının çileye dönüşmesine izleyiciler bol olur.
Çok ağır olabilir bazen “hayır” demenin bedeli…
Birkaç morluğa eşlik eden gözyaşlarında boğulurken bir de cam kırığı gibi
battıkça kanatan o ezici kelimeler… Onları duymak hepsinden beter.
Aşağılanmış, suçlanmış, ezilmiş, horlanmış kadının dili hala “BEN” demek
istiyor. Ben dedikçe şiddet daha çok kükrüyor.
Uzun yalnızlık, mağrur sessizlik. Ah bu kimsesizlik! Onun büyük
yaralarını kimse anlamıyor…
Kimi geceler öyle uzun öyle bir ıstıraplı. Ah bu kadın nerelere gitsin,
kimlere sığınsın!
Sahi kadının esas evi neresidir?
Kadının esas sahibi kimdir?
Bu kalabalıkta yozlaşıp kaybolan her şey gibi yalan olmuş dik duran bir
kadın modeli. Aklını almışlar onun aklını! Aklı da duygusunun ezilmiş
çaresizliğinde yitip gitmiş işte…
Gitse gidemez.
Kalsa kalamaz.
Kadınsız kalsın o kadını bir türlü sığdıramadığınız dört duvar!
Kadını dinlemeyen o kulaklar sağır olsun!
Kadının sözünü ağzına tıkan o zihniyetiniz yerle bir olsun!
Kadını söven o sivri dilleriniz kopsun, kopsun!
Birleştiren, evcilleştiren, güzelleştiren büyük bir güçken, en büyük
kopuklara dönüşmüş kadın, incelmekten kopmuş süpürge saçları, yorgun ayakları
yaşlı gözleri ve kırık yüreğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder