14 Mart 2012 Çarşamba

SANAL İLETİŞİME KARŞI YÜZ YÜZE İLETİŞİM

Teknoloji ne için kullanılır? Hangi amaçla kullanılmalıdır? Bir dozu, bir sınırı, bir nihayeti olmalı mıdır? Tüm bunlar başlı başına bir tez konusu… Teknolojinin esiri olmak da ayrıca bir uzmanlık alanı… Teknolojiye yenik düşmüş durumdayız… Onun esiriyiz… Başka derdimiz, çözülecek problemlerimiz yokmuş gibi, bir de onun bağımlısıyız artık…
Sabahları gözler açılır açılmaz, neredeyse temel ihtiyaçları karşılamadan önce telefona, televizyona, bilgisayara, facebooka, twittera doğru bir atılım… Gün boyu sürecek bir saldırı başlıyor. Yedim, içtim, yattım, kalktım, oradaydım, buradaydım, ne yaptım, ne ettim hepsi bildirilmek zorunda… Büyük yerden bir emir gelmiş de sanki her an her şey ilan edilecek, fotoğraflanacak, kanıtlanacak.
Kişisel bilgilerin an be an beyanatı sonucu ortaya çıkan her türlü hırsıza davetiye çıkarımı da caydırıcı olmadı, olamadı…
Yine eller tık tık tık, çıt çıt çıt tuşlarda… Parmakların isyanı duyulmuyor bile… Bir bağımlılık, bir gözü karalık, bir hastalık aldı başını gitti…
En özel anları, en mahrem olayları, olur olmaz durumları sanal dünyaya kazımak şart haline geldi sanki. Ben kendi adıma herkesin her şeyini orada görmekten bıktım bile…
Bir yandan toplumsal yalnızlaşma artarken sanal birlikteliklerin bu kadar rağbet görmesi aslında büyük bir tezat… Çoğunluk farkında değil, o ayrı…
Ama ne kadar gerçek bu sosyal paylaşım sitelerindeki yaşanmışlıklar? Pardon, pardon oralarda bir yaşanmışlık var mı ki? Olabilir mi ki?
İşine gelmediği noktada kesip atılan bir arkadaşlık gerçek olabilir mi?
Yüz yüze gelince konuşmak bile ekstra bir gayret ister oldu. Bir şeyler planlamak, organize olmak bir yana dursun… Oyunlar bile bilgisayarın ya da telefonun tuşlarının ucunda güya toplanılarak oynanıyor artık…
Nerede gerçek eğlence, dostluk, arkadaşlık, sosyalleşme?
Ayrıca her gün dikkatle izleyen farkına varabilir ki, herkeste bir boşluk, bir arayış hâkim… Felsefik sözleri yazarak ve birkaç kişinin bu sözleri beğenmesiyle rehabilite olma beklentisi, insanı iyileştirebilir mi? Sorunlar böyle mi çözülür? Yalnızlıklar böyle mi aşılır? Sosyalleşme web üzerinden olabilir mi? Gerçek ilişkiler internetten kurulabilir ve yaşanabilir mi?
Cevapsız bırakılan mesajlar insanın zoruna gitmez mi? Listeler yüzlerce arkadaşla ve takipçiyle dolarken, güncel hayatınızda kaç kişiyle gerçekten konuşabiliyorsunuz? Ya da bir ortamı paylaşabiliyorsunuz?
Ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde internet bağımlıları için tedavi bölümleri açılmaya başlandı bile. İş ciddi boyutlara ulaşmaya doğru gidiyor…
Dikkat!
Manevi değerler elden gitmek üzere…
Sizin için değerli bir insanı, ilgili web sayfasının oturumunu kapatarak yüz üstü bırakır mıydınız?
O zaman ticari, siyasi, sosyal, ne amaçla olursa olsun en azından insan ilişkilerini tuşların ucundan kurtarmak gerek… Buna değer mi, değmez mi? Hesabı iyi yapmak lazım.
Kendi adıma sanal listemde değil, canlı canlı karşımda ve etrafımda sevdiğim insanların yüzlerini görmek istiyorum. Herkesin özünde bunu istediğine de eminim.
O zaman kolları sıvayalım ve teknolojiyi fayda sınırları içinde kullanalım. İş çığırından çıkmadan önce…
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder