20 Mart 2012 Salı

İYİ BİR İNSAN

Günlük hayatta günlük işler için bir araya geldiğimiz insanlar vardır hani… Tanıdığımız ya da tanımadığımız, sevdiğimiz ya da sevmediğimiz insanlar. Bazı mecburiyetlerle yan yana gelir, ortaklaşa iş bittikten sonra ayrılır ve bir daha birbirimizi görmeyiz… Gerektiği kadar ve sahte bir saygı, belli limitlerde çıkar, pek de fazla olmayan muhabbet içeren iş ilişkisi bittiğinde yalandan el sıkışılır ve herkes yoluna gider. Bu insanlar unutulur gider. Bazıları hariç…
O gün acele acele koşturarak karşı sokağın köşesinde dörtlülerini yakmış ve beni beklemekte olan arabaya bindiğimde, bunları yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Arka koltuğa oturarak elimdeki belgeleri düzeltmeye dalmıştım. Bu sırada kısa bir “merhaba” çıkmıştı ağzımdan. Ön koltukların arasındaki boşluktan bir el uzandığını fark etmedim bile…
“Ben Selim” dedi kibarca bir ses. “Hoş geldiniz” diye devam etti… Biraz şaşırdım tabi. Daha çok da utandım. Aceleyle arabaya girişim vaktimizin darlığındandı. Bankalar öğle tatiline girmeden önce bitirmemiz gereken bir işlem vardı. Ön koltuklardan birinde oturan kişi eşimdi. Elini uzatan kibar adam ise birkaç saatliğine bir işlemi halletmemiz gereken bir yabancı… O yüzden de çok muhabbete gerek görmeden evraklara dikkatimi yöneltmiştim. Bir de burası İstanbul… Her gün böyle bir sürü insan bir araya gelerek sayısız iş hallediliyor. Kimse bu kadar insancıl yaklaşmıyor ki, toplamda bir gün bile görmeyeceği bir insana… Alışık değilim tabi…
Gündüz trafiğinde dur-kalk şeklinde ilerlemeye başladık. Bu sırada fark ettim ki, ben gelmeden önce arabanın içini sıcak bir sohbet sarmıştı bile… Selim Bey tüm samimiyetiyle eşimle konuşmaya devam ediyordu. Daha çok kendinden bahsediyor, arada da bize sorular yöneltiyordu. Esas dikkat çekici olan şey bize samimi, sakin ve saf niyetle yaklaşmasıydı.
Özel hayatından bile bahsetmekte sakınca görmeyen Selim Bey, dakikalar geçtikçe kimseye zararı olmayan kendi halinde bir insan olduğunu belli ediyordu. En çok da iyi bir insan olduğunu…
Kendinden fazla başkalarını düşünecek kadar iyi ve temiz bir insan… Yabancı uyruklu genç bir kadınla hamile kaldığı için evlenmişti. Bebek dünyaya geldikten sonra kadın özgürlüğünü isteyerek Türkiye’yi terk etmişti. Bebeğini de tamamen babasına bırakarak hem de… Selim Bey tüm yaşadığı zorluğa rağmen ondan iyi bahsediyordu. Eşimle içten içe bu tanımadığımız bencil kadına kızıyorduk. Ama Selim Bey sanki gözüne tozpembe gözlükler takmıştı… Dünyayı ve insanları tüm iyiliğiyle görmeyi seçiyordu…
Bankalar arasında biraz mekik dokuduktan sonra notere uğradık. Bir pürüz çıktı ve parayı bankadan çekemeden satışı yapmamız gerekti. Vakit dardı ve Selim Bey’in ofisine yetişmesi gerekiyordu. Noterde bizden parayı almadan imzayı attı…
Ben bu sırada sıkıntıdan kıvranıyordum. Sanki onun hissetmesi gerekeni ben hissediyordum. Az sonra bankaya uğrayıp parayı kendisine teslim edecektik ama yine de riske giriyordu. Bize güveniyordu…
Babasının oğluna güvenemediği İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorduk. Her gün bir sürü suç, dolandırıcılık haberi duyuyor, okuyor, izliyorduk…
Selim Bey bize güveniyordu…
Noterden çıkıp iki sokak ötedeki bankaya gidene, parayı kendisine teslim edene kadar ben soğuk terler döktüm. Bir an önce işlemi bitirmeyi, ona borçlu olmaktan kurtulmayı ve onun iyi niyetinin karşılığını görmesini istiyordum. Ancak o zaman rahat edecektim.
Satış işlemi gerçekleşti… Para Selim Bey’e teslim edildi… Artık ortak bir meselemiz kalmamıştı.  Biz onu metrobüse binebileceği en yakın yere kadar götürüp bıraktık. Ama sanki oradan bir çay içmeye gidecekmişiz gibi, akşama veya ertesi günlerde tekrar görüşecekmişiz gibi bir hava oluşturmuştu Selim Bey…
O arabadan indikten sonra arkasından bakakaldım. Bu iyi niyetli ve yumuşak kalpli adamı hep kendisi gibi insanlarla karşılaştırması için dua ettim. Biz de o nitelikteki insanlardandık tabi, bu konuda tevazu göstermeyeceğim. Ama böyle bir dünyada ve böyle bir şehirde, böyle bir iş atmosferinde onun kadar saf ve düzgün birinin barınıyor olması beni hem şaşırttı, hem sevindirdi hem de duygulandırdı… Onu ömrüm boyunca unutmayacağım.
Birkaç saatliğine bir yabacıyla iş yapmak zordur çoğu zaman. Karşılıklı sıkılırsın, ne konuşacağını bilemezsin... Vakit geçmek bilmez. Ama onun sayesinde bugünkü satış süreci keyifli bir zaman dilimine dönüştü… Tuttuğun altın olsun Selim Bey, sen zorluk ve kötülük dolu dünyaya güzellik katan nadir insanlardan birisin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder