15 Mart 2012 Perşembe

GÜLSE DÜNYA

Her birimize tek tek dikkat edecek olursak, tüm farklılıkların yanında açık ara öne çıkan ortak bir noktamız olduğunu görürüz. Ortak bir ihtiyacımız var. Her türlü temel ihtiyacı karşılamaktan ve belki de yaşamaktan bile daha önemli bir ihtiyacımız var. Göz ardı edilse de, ertelense de, zaman zaman ayıplansa da, hatta vazgeçildiği durumlarda bile, belki de en önemli ihtiyacımız olmayı sürdürüyor… Gülmek…
Gülmek gerçekten bir ihtiyaç mıdır? Evet, kesinlikle… Boşuna dememiştir atalarımız, bir kahkaha bir kilo pirzolaya bedeldir diye… Gülmek için yaşamak, yaşamak için gülmek şarttır her şeyden önce… Neden mi?
Çünkü yaşam kavgası yeterince zor ve sıkıcıdır. Fakire sorsanız ekmek aslanın ağzındadır, zengine sorsanız hayatın bir anlamı kalmamıştır. Günümüz dünyasında her şey güç, çatışma ve savaş haline gelmiş durumdadır… Yarışlar, uğraşlar, kavgalar bitmek bilmez bir hal almıştır… Hepsi ne için? Biraz rahat edebilmek, gülümseyebilmek, eğlenebilecek ve keyif alabilecek duruma gelmek için değil mi?
İnsanlar dramlara çok ilgi gösterirler. Ama gülmeye ihtiyaç duyarlar. Sanki gülmek ve mutlu olmak ayıpmış gibi de gönüllerince yaşayamazlar bu duyguyu…
Güldürmek, gülmekten daha zor ve önemli konuma gelmiştir günümüz koşullarında… İnsanımıza hayat veren bu önemli görevin altından başarıyla kalkan önemli bir kişilik var ülkemizde…
Sevgili Gülse Birsel…
Kendisi, yıllar önce hayatlarımıza işleyen Avrupa Yakası’ndan sonra, çok da uzun bir ara vermeden yeni bir yapımı ele aldı. Yeni bir sit-com yapmayı hedeflediğini zaten bir süredir söylüyordu. Bizler de heyecanla bekliyorduk. Gülse Birsel yaparsa, hiç şüphe yoktur ki kaliteli bir komedi ortaya çıkacaktı… Öyle de oldu…
Ne mi oldu?
Yalan Dünya adlı dizi gösterime gireli, Cuma akşamlarını iple çeker olduk. Sanki gülebildiğimiz tek akşam bu dizinin yayında olduğu akşamdı. Yok, yok kesinlikle öyleydi artık. İzlerken dakikaların nasıl geçtiğini anlayamadık! Dizi biterken büyük bir hayal kırıklığı ve şaşkınlık yaşıyoruz, vakit nasıl bu kadar çabuk geçebilir diye... Yalan Dünya oynarken zamanı durdurmak istediğimizi söylesem, mübalağaya kaçmış olmam herhalde…
Bir ülkenin trajikomik halleri bu kadar mı güzel anlatılır? Bir kadro bu kadar mı sağlam oluşturulur? Her rolü, oynayabilecek en iyi kişinin oynadığını açıkça görebiliyoruz. Her bölüm bir öncekinden daha bomba! Bir kahkaha bombası…
Bir de inceden inceden dokundurduğu konular yok mu? Kendisinin içinde bulunduğu ortamı bu kadar dürüstlükle ve neredeyse kendisiyle bile dalga geçecek kadar, özeleştiriye yanaşacak kadar alçakgönüllü… Kendisiyle bir o kadar barışık…
Türkiye’de hayran olduğum, hayatımda öyle ya da böyle olmasını istediğim, bir bayan ünlü varsa o da kendisidir. Sevgili Gülse Birsel… Doğallığına,  insancıllığına, samimiyetine, aklına ve becerisine hayran olmamak elimde değil…
İyi ki varsınız ve bu dizi sadece “yalan dünya” diye tabir ettiği kesimi anlatmıyor. Sadece o kesime hitap etmiyor. Hepimizi anlatıyor, herkesten bir şeyler taşıyor… Bir kere en başta gülme ihtiyacımıza hitap ediyor. Kaliteli komediyi yaşamımızın içine enjekte ediyor. Her gün oradaki karakterleri taklit etmeye çalışıyor ve tekrar tekrar gülüyoruz.
Her gün olsa ve her gün izlesek diyoruz. Müptelası oluyoruz. Doya doya gülmek, eğlenmek, keyiflenmek mümkün oluyor Yalan Dünya ile. Keşke onun gibi kendine ayna tutabilen ve mevcut olanı bu kadar başarıyla yansıtabilen bir insan her gün, her yerde olabilse ve tüm karanlıkları sıkıntıları bir yana iterek gülse tüm dünya!
Gülse Birsel, gözlemleri ve yaratıcılığı sınırları aşmış, dünya çapında bir yazar ve senarist... Onun dünyası ve bakışı anlatmakla bitiremeyeceğim bir fayda katıyor dünyamıza…
İyi ki varsınız sevgili Gülse Birsel.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder