İçinde bulunmayı arzu ettiğiniz gerçekliği yaratabiliyorsunuz. Bunun en
güzel kanıtlarından ya da örneklerinden birisiyim. Sevdiğimi söylediğim ne
varsa bana doğru geliyor. Ve hoşlanmadıklarım birer birer uzaklaşıyor. Sanki
sihirli bir değnek kontrol ediyor zevklerimi, beğenilerimi. “Sihir” diye
adlandırdığımız olay ise zaten o kadar da ulaşılmaz ya da tuhaf değil…
Kitapları sevdiğimi söyledikten sonra, çevremden pek çok kişiden bu
konuyla ilgili resim, hediye ya da nesneler aldım. Facebook duvarımda, orijinal
kitaplık ya da kitaplıklı ev tasarımları paylaşıldı. Kitap ayraçları, okuma
ışığı gibi ufak tefek ama okurken işime çok yarayan şirin nesneler hediye
edildi. Bilgisayarımda ve albümlerimde eski zamanlarda çekilmiş kitaplı ya da
kitaplıklı fotoğraflar bulmaya başladım. Çoğunu unutmuşum bile… Sevdiğim
hayvanların bile kitapların yanında resimlerini çekmişim.
Daha çok okuyan
insanla bir araya gelmeye başladım. Ve okuduklarımı paylaşmaya… Bir de belki
inanamayacaksınız ama etrafımdaki insanlar bile eskisinden daha çok okumaya
başladılar.
Tüm bunlar beni çok mutlu etti. Bir kitap girdabının ortasındayım.
Bununla ilgili ne varsa kendime doğru çekiyorum. Müthiş bir sihir…
Kitapları sevdiğim doğrudur. Kitabı sevenleri de öyle. Ama kitabı sevmek yetmez.
Okuduğundan nasibini alamayanlar hala çok gerideler benim gözümde…
Sadece “okudum” demek için okuyanlar,
Hiç bir şey öğrenmeden okuyanlar,
Entel görünmeye çalışmak için kitapları bir araç olarak kullananlar,
Okuyup da çok şey bildiğini sanarak karşımda böbürlenenler, bilgiçlik
taslayanlar,
Sadece popüler birkaç yazarı takip edip de kendini okuyan kitleden
sayanlar,
Hiç kusura bakmayın sadece okumakla adam olunmaz…
Okumak, anlamayı ve içselleştirmeyi gerektirir.
Çeşitli konularda okuyan insanları dinlemeyi severim ben. İlgimi
çekmediği için veya zamanımın yetmediği için okuyamadığım konularda onlardan
dinlemeyi severim. Geçenlerde sevdiğim bir arkadaşım tarih kitaplarının çok
ilgisini çektiğini söyledi. 4–5 yıldır tanışıyoruz ama bu yönünü hiç
bilmiyordum. Duyunca çok hoşuma gitti. Onunla aynı şekilde tarihe ilgisi olan
biriyle tanışmış. Bu tanıştığı kişi onunla ilgilenmiş.
“Kusura bakma da, bu doğal bir şey
zaten. Pek de marifet değil” diye düşüncemi belirttim affına sığınarak.
Evet, doğal olan bu zaten… Ama büyük bir şey değil. Herkes ilgisini çeken
konuyla ilgilenir. Oysa ben onun tarihe olan ilgisini öğrendiğim anda, tarih
ilgimi çekmediği halde, müthiş bir saygı duydum kendisine. Esas makbul olan
benim hareketim. Çünkü farklı olana saygıyı içeriyor. Okumanın böyle bazı
incelikleri olmalı…
O gün arkadaşımı yarım saat kadar dinledim. İnsanların farklı yönlerini
ve ilgilerini keşfetmenin tadına vardım. Bildiklerini benimle paylaşması çok
güzeldi. Bir aradayken, onun bunun hayatını, ne yaptığını, ne dediğini
konuşmaktansa, böyle bir paylaşım ne kadar değerli…
Zaten hayatımda olan bir insanı yeniden kazanmış gibiydim. Hatta yepyeni
birini tanımış gibiydim.
Kitaplar ve kitaplarla ilgili paylaşımlar ufkumuzu açmalı bana göre.
Yoksa karşınıza geçip de “ben okudum, ben bilirim” havalarında gezinen birinin
bu tavrı gayet sinir bozucu olabiliyor. Sanki bir tek sen okuyorsun dünyada??
Kimi insanlar vardır bırakın öyle çok okumayı, okul tahsilini bile fazla
ilerletememiştir. Ama ağzını açıp bir konuşmaya başlar… Hayatın kitabını
yazacak kadar çok şey biliyordur. Önünde saygıyla eğilmek gerekir…
Gerçek okuyucu, kaliteli okuyucu kimseyi küçük görmemeli… Okuyanı da,
okumayanı da. Zaten her türlü insandan öğreneceğiniz bir şey vardır mutlaka.
Kitaplarımdan öğrendiğim en değerli bilgilerden biri budur…
Kitap girdabıma doğru çektiğim gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam
edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder