25 Aralık 2015 Cuma

MANEVİ MORFİN

Yüreğinden ağzına doğru bir ateş, tenini yaka yaka yükselmiyorsa, ölüsün. Kıpır kıpır eden bir şey olmalı hayatında; kanlı canlı olaylar, gel-git hareketli fikir veya insanlar ve belki de birkaç damla serin gözyaşı…
Kanamalı bir dünya burası. İdeal, yeterli ya da faydalı olsaydı gerektiğince, gelişemezdi akıllar, doğuramazdık içimizdekileri, üretemezdi sanatçılar, aç kalırdı sanatçılar, tersi yüzüne dönerdi her şeyin. Hüzünden, acıdan, dövüşmelerden, hunharca aşklardan ve onca çekişmeden beslendiğimiz doğrudur.
Manevi morfinimizi iliklerimizden çekip almışlar güç için, para için, hırs için. Zaten bizde doğal ve doğuştan olan, olması gereken bir şeyler var ya hani; özgürlük gibi, aşk gibi, mutluluk gibi, tatmin gibi, insanlık gibi, sağlık gibi, refah gibi, artık aklınıza ne geliyorsa, yüreğinizden ne geçiyorsa… İşte onları iğnelerle derimizi acıta acıta, zorla, genelde fark ettirmeden, yalanlarını azar azar boğazımızdan akıta akıta HER GÜN yavaş yavaş, planlı ve acımasızca alıyorlar benliğimizden. Kanıyoruz isyanla, el açıyor kimimiz duayla, haykırırken can havliyle, bıçak kemiğe dayandığında, işte o zaman bizden aldıklarını yine bize geri satıyorlar ama bu sefer para ile... Aslında satılmış dünya değil burası, körler dünyası. Kendinden alınanı görmemek için gözünü kapatanlardan ötürü bunlar…
Hırsızın hiç mi suçu yok?
Uyuşmaya ne kadar izin verdiğimize bağlı. Biz uyuştukça çalacaklar…
Aç gözlerini hayatına.
Senden kopardıkları bir şeyler var.
Uyan ve sahip çık.
Seni senden çok sevecek birini bulamayacaksın, arama boşuna. Herkes kendisi için yaşar en özünde…
Kaybettiğini sandığın her ne olursa olsun; sağlık, güç, aşk, inanç, sabır, huzur, şevk, gelecek, heyecan, aile, kardeşlik, duygular, emeğin, merhametin, dürüstlüğün ya da metanetin, zevklerin… Her ne olursa olsun, önce onu bulmalısın.
Sonra ona sahip çıkmalısın.
Uzanıp alabileceğin kadar yakındır, hakkındır, uğruna ağlayıp yırtındığın her neyse.
Sadece bu şansı, bu yakınlığı, bu rızkı ve bu yaşam aşkını görebilecek kadar uyanık, uzanıp alarak kendinle birleştirecek kadar zinde ve gerçek anlamda HAYATTA olmalısın, sözde değil...
Sorsana bir kendine, hayatta mısın?
Hayat, aşktır. Küt küt atamayacak kadar yavaşladıysa ritmin, durduysan, durulduysan, bir yerlerde hata yapmaktasın. Ya hakkını verip ölürsün o zaman ya da güç bela bir karar verip hayata dönersin.
Elini eteğini işletmelisin.
Sağlam basman gereken ayakların, sadece sana ait.
UZATMA
UNUTMA
UYUŞMA
Ve UYAN.
Bu senin hayatın, senin gücün.
Ne kadar kaybettiysen o kadar kazanmaya açık ol, izin verdiğin kadarı gelecek…
Önce bu sesi duy,
Sonra da bastırmış olduğun öz sesini…
Hayat acıysa, hayat haksızsa ve hayat inanılmayacak kadar yüzsüzse; Tek ilacımız manevi morfinimizdir.
Doğuştan sahip olduğumuz ve bunu bilemediğimiz için de bizden çaldıkları…
Manevi morfin, sadece kendi kanımızda, sadece doğuştan ve izin verilmedikçe çalınamaz…
Bedenine, ruhuna ve kararlarına sahip çıktıkça, onu kimse senden alamaz.
En becerikli hırsızlar bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder