“Evim gibi” dediğimiz yer, bir daha asla yabancı bir yer olamaz.
Bir an kapat gözlerini, ne kadar
yakın olduğumuzu hisset… Bir yeri paylaşmışız demek ki, ev gibi, yuva gibi
görmüş ve farklı bir enerjide bütünleşmişiz. Zaman ve koordinatlarından
bağımsızca.
Mekânların büyüklüğü, ışıltısı,
doygunluğu, hacmi sadece gözlerimizi boyar. Esasen iz bırakan şey, bağlantıda
olduğumuz kişiler… Binalar, şehirler,
kurumlar gelip geçer. Kurulmak ve yıkılmaktır onların kaderi. Bir vardır, bir
yoktur. Film gibi, hikâye gibi. Paylaştıklarımız kalır bir tek…
Bitmiş enerjiler bünyeye sığmaz
olup yükselirken, bir yerde kalmak ve bir şeylere bağlanmak olmaz. Ayrılmalı,
değişmeli, yer değiştirmeli. Görünmez bağlarımız ise istesek de hiç kopamaz.
Bir selam, bir gülümseme, bir
yakınlık, bir iş, bir niyet olabildiği gibi; bir kavga, bir gürültü veya bir
yıkım da olabilir, sende yer etmiş olan.
Ben fazlaca duygulu, fazlaca
düşünceli bir kadın… Bazen fazlaca kırılgan bazen fazlaca güçlü… Sen belki tam
tersisin ama bir an gelir aynı kimse oluveririz. Tenhalarda ayrışabilir,
kalabalıklarda birleşebiliriz.
Her şey zamanında güzeldir.
Bitti diye üzülme sakın.
İlerde biteceğine üzüleceklerinin
üzerindesin bugün, hatırla…
Hisset bugün.
İyice bak etrafına, kapanmamış
defterleri kapat gitsin… Yenilerini aç…
Çünkü eskiye dönüversek şu an,
öyle tat vermeyecek. Bittiyse bitmiştir.
Beden duygu ile beslenir, ruh
akıl ile. Hep başka taraflarından bakmalı o yüzden. Evirip çevirmeli renkli
küpler gibi hayatı… Belki kirli oyunlar da dönmüştür oralarda, belki rekabet
hat safhaya ulaşmıştır. Olmaması gerekenler olmuş, bitmemesi gerekenler
bitmiştir kim bilir…
Belki de oralara hiçbir zaman sığmamış
da bol bol taşmışızdır…
Hakkını vermişizdir be… O an
oradaydık ve bütün hikâye yaşanmaktaydı.
“Benim” dediğin bir şeyi bir daha asla bırakamazsın. Adı üstündedir
zaten… Ama zincirlerle ayaklarını ona dolamak ya da özgürce, usulünce sevmek
seçeneklerimizdir.
Acısıyla tatlısıyla demek âdetten
olmuş… Bir başkadır anıları uzaktan seyretmenin hali…
Hani yaşamda türlü türlü okullar
vardır ya, işte okullarımızdan biridir belki orası…
Dersler bitip de mezuniyet
gelince, dağılmışızdır… Ama aslında hiç kopmamışızdır…
Ne çok sahneler hatırlarız geriye
dönüp bakınca, özlemle gülümseriz. Kollar kaldırılmış bir gün, iki ileri bir
geri… Hakkını vermeye çalışırız her hareketin. Bir meme esprisi alır götürür
ortalığı. Kadına kadına kıkırdarız, sırları paylaşır, gerçeklerle dalga geçeriz.
Kadınlar çok göğüs çalışırsa kasa dönüşür de küçülürmüş meğer. Uzman gözüyle bir
değerlendirme. Aman aman, o zaman fazla çalışmayalım bizim malzeme belli!
Her yeri renklendiren de kadınlar
değil mi zaten…
“İyi ki tanıdım” dediğin insanlar vardır, bunlar çoğunlukla göz
kırpar gibi zamanın kısaldığı yaşantılarda tanıştıklarındır… Hayat sana onları
verir. Sonra alır ve ayrı düşünce onu kaybettiğini sanır da kahrolursun. Oysa ona
daha çok yaklaşmışsındır. Bir insan daha kazanmışsındır. Bir fikir kadar
yakınsındır artık ona, bir duygu kadar, bir nefes kadar…
Dünya mucizelerle kaplı. Ve biz
birbirimizi tanıdıkça, anladıkça, değer verdikçe daha zenginiz.
Kapanan kapı, asla bir son
değildir.
Dinamikler, büyük patronların
övünç kaynağı olsa da, asıl olan küçük emeklerdir ve onlar olmadan büyük mekânlara
girip çıkan para da bir hiçtir.
Onlara kızarız, çok zengin, çok güçlü
ya da çok ünlü oldukları için. Ama aslında teşekkür etmeliyiz. Bir nedenle bizi
bir araya getirmiş oldukları için.
Bizler aslında hiç ayrılmadık ki…
Burada bir parçasını bırakıp
giden herkes, hâlâ buranın bir parçası…
Çok doğru sözlerin biraraya geldiği yazı olmuş..yüreğine sağlık ..
YanıtlaSilEvim gibi dediğimiz yer bir daha asla yabancı bir yer olamaz sözüne ayrıca çokkk katılıyorum ..
Burada da evin gibi olan bir ev var ve seni bekliyor yavrum her zaman ..