Sana coşkulu “hoşgeldinler” söylemiştim 2015. Kendimi sana çok
hazırlamış, sürprizlerine inandırmış, güle oynaya karşılamıştım, hatırlarsan. Rol
değildi, içimden geldiği gibiydi. Senin için nice planlarım vardı. Hâlâ da öyle…
Ama sen ne yaptın? Gelir gelmez koca bir tokat yapıştırıp yüzüme, kalbimin bir
derin parçasını koparıp sonsuzluğa uğurladın. İşin kötüsü sen bunu rahatlıkla,
pişkinlikle yaptın. Bense hâlâ yapamadım.
Geçmişimin nağmeli, nemli, orta şekerli, zaman zaman acılı ama çoğunlukla
sıcacık olan bir kesitini, bana sormadan - bize sormadan, aniden ve durup
dinlemeden çekip aldın. Şimdi orada açılmış olan boşluğu kim ve nasıl
dolduracak?
Ömrüm billâh dersler çıkara çıkara ilerledim acıların içinden. Hep
huzura, iyiye, güzele yolculuklar tasarladım büyümemiş aklımla, büyük kararlar
aldım ben. Sen belki tanımazsın beni. Ben bilirim eğrilmiş, yıpranmış
yerlerimi… Kabullenirim bana ait ne varsa. Ben küçüklüğü es geçmiş bir yaralı
çocuğum belki hâlâ. Her ulvi görev gibi, bu işin içinde de bir anlam aramaya
çıktım karşında…
Siyahlarla bir girizgâh hazırlayıp sundun ya bana, ben o melankolik
sesleri kapatıp kulaklarıma neşe kaynakları ektim, burnuma mis kokular
çağırdım. Aklımı ve kalbimi hep inanç, mantık ve sevgi ile yıkadım. Su gibi akıp
gitmeyecekti getirdiğin acılar. Zor derslerimin son kalıntılarıdır belki diye
son gücümle süpürmeye çalıştım onları…
İsyan etmedim, kararlar verdim toprağa hazırlanırken. Sayıların
manidarlığı yetmiyor insana, hazır olmayınca. Sen PAT diye yaptın yapacağını. Davetsiz
misafircilik oynadın.
Her zamanki gibi ayakta kalmanın ve tutunabilmenin yollarını aramaya
çıktım. Ne zaman bitecek diye sorup da cevaplanmadığım her an için ben sonunda
tek bir karar aldım.
Artık bu sondu…
Etrafı ağır bir karanlık kaplamıştı. Ağır bir veda kokusu aşağıdan
yukarılara doğru yayılıyordu. Gidebildiğim hiçbir noktada huzur yoktu. Elim
ayağım titriyordu. Yemek yiyemiyordum. Gözümün feri sönmüştü, kalbimin atışı
düzensizdi. Çünkü o gidiyordu. Bir şeyler bitiyordu, etten tırnaktan bir
şeyler…
Hava ağırlaşmış, bulutlar koyulmuş, geçmişin gölgeleri uzamıştı. Kaçışı
olmayan son, hızla yaklaşıyordu. Uzaklardan tatlı bir ses belli belirsiz
duyuluyor, buhrana sebep yaratıyor, istemeden üzüyordu.
Bir gece uykumdan kan ter içinde fırlayarak uyandım. Bağıra bağıra ağlıyor,
katıla katıla acıyordum. Nefesim kesilmişti. Belki de hayatımın en zor
gecesiydi. Bir kişilik değil, birkaç kişilik korku, endişe ve acı yaşıyor
olmanın ağırlığı altında eziliyordum. Duvarlar üstüme doğru geliyordu, sanki
bana yapışıp iyice sıkıştıracaklardı. Beynimi kemiren kurtlar, geçmişin marifetleriydi.
Bugünü zorlaştıran, geçmişin izleriydi daha çok. Bir de bugünün acısı, bir de
kaç kişilik olması… Zavallı bünyem kaldıramadı…
Kollarımdan iki kişi zor tuttu. Ama içimdeki yoğunluğa hiçbirimiz söz
geçiremezdik. Bedeni yöneten beyin, beyni etkileyen ise kalpti. Benim kalbim
bıçak darbeleriyle paramparçaydı zaten yıllardır. Şimdi yeni bir yara, her şeyi
yerle bir etmişti. Sadece bana inme gibi yapışıveren o tanımlayamadığım duygu
(Allah kimselere yaşatmasın) vardı bir de ben. Pazarlık içindeydik sanki… Artık
kopmuştum hayattan iyice. Sadece uzaktan bir ses duydum;
“Bak, iyi dinle, bunlar son çilelerin…
Artık bitiyor…”
Aslında dibimde söylenmişti bu… Ne yazık ki ben oraya ulaşamıyordum. Duyduklarıma
tutunmayı çok istemiş olacağım ki, bir parçacık azalan huzursuzlukla soruvermişim,
“Gerçekten mi?…”
Uzun uzun, zor zor günler hazırlamışsın bana, hem de gelir gelmez 2015. Alacağın
olsun senin!
Yine de küs değilim sana…
Koparıp aldıklarının yerine daha güzellerini vereceğine inanmak
istiyorum.
Yıllanmış, yarım yamalak ağırlıklarımı almak istiyorsun belki de. Ben
onları bana ait zannederken, sen artık kurtulmam gerektiğini biliyorsun belki
de…
Seninle geriye kalan zamanımız gülmeli oynamalı olsun nolur.
İşte o zaman yeniden başlayabilirim. O ışıltılı gülüşleri yüzüme yakıştırabilir
ve yerleştirebilirim tekrar…
Elimi uzattım sana, gerisi sana kalmış.
Berrakcım içimi acıttın .bilmediğim bir şeyler mi? oldu..İnşallah düşündüğüm şey değildir...Sevgiyle öpüyorum..
YanıtlaSil