Biz olumlu düşünebilmek ve güzel yaşayabilmek için çırpınıp duralım,
kişisel gelişim kitapları ve kurslarına sarılalım, konunun uzmanı kişileri
dinleyip beynimizi olumluya programlamaya çalışalım, ama etrafımızı olumsuz
olaylar ve insanlar sarmaya devam etsin. Ne zor bir çabadır bu böyle… Gün
geçmiyor ki canımızı yakacak ve aklımızı fikrimizi yerinden oynatacak yeni bir
haber gelmesin kulağımıza…
Ülkemizde en çok itibar ve saygıyı hak eden insan kitlesi neden yerlerde
süründürülüyor çoğu zaman? Niye iyiyi ve doğruyu, estetiği ve güzeli, duyguyu ve
duyarlılığı bilmemenin ayıbını nasıl örteceğini düşünmek yerine, bir de bu
olguları öğreneceği yegâne kişileri yerden yere vuracak kadar cahil ve
yontulmamış bir milletin içindeyiz?
İşte bu duruma isyan edesim geliyor…
Sanatçıya ve sanata saygı duyulmalıydı oysa…
Çok kıymetli yazar ve şairlerimizden Sayın Cezmi Ersöz’ün saldırıya
uğradığını öğrendik. İrkilmemek, şaşırmamak, öfkelenmemek elde mi?
Yer Göcek. Kendim gitmediğim ama çok sevdiğim bir üniversite hocamın her
sene maaile tatillerini geçirdikleri ve kendisinden doğa güzelliklerini
dinlediğim bir tatil beldesi…
Mekân, bir eğlence yeri... Cezmi Ersöz’ün müzisyen arkadaşı Vedat Sakman’ın
müzik dinletisine başlamadan hemen önce olayın geçtiği yer…
Bir kaç tane kendini bilmezin, affınıza sığınarak argo kelime
kullanacağım ama birkaç tane magandanın, “çalacaksan çal artık” diye kaba,
küstah ve hadsizce bir cümle sarf etmesiyle olanlar oluyor. Vedat Sakman ve
Cezmi Ersöz bu kişiler tarafından kırık cam parçalarıyla saldırıya uğruyor…
Olayın vahametine iç geçirerek dinledim bu haberi…
Sanatçıya yapılan bu hoyrat muameleye mi üzülürsünüz?
Kendi mekânlarında saldırıya uğramış olmalarına mı? Bu aile terbiyesi ve
ahlakı almamış tiplerin her geçen gün daha da çoğalarak sokakları doldurduğuna,
yaşam alanlarımızı daralttıklarına mı?
Güzel bir müzik dinlemek için o mekâna gittiği için sanattan anladığını
ve insan olduğunu düşündüğünüz varlıkların bu olay cereyan edince sanatçılara
destek olmak yerine sağa sola kaçışmış olmalarına mı?
Bir de benim hep Ege ya da Akdeniz sahillerinde yaşayan ve sanatını icra
edenlere özendiğim hayatın içinde böyle acı bir olayın gerçekleşmiş olmasına
mı?
Oralarda da mı varsınız be işe yaramazlar? Beyin yerine ne taşıyorsunuz?
Kim sizi doğurup da insan gibi yetiştirmeden sokaklara attı? Adam olmadınız
bari insanlara rahat verin!
Bugün bu olayı çıkaran insan müsveddeleri, kürtajın neden yasaklanmaması
gerektiğinin birer örneği değil mi? Kürtaj yasağı sonucunda toplumumuzda sayısı
artacak insan modeli işte budur. İstenmeyen veya bakılamayacağı halde doğurulan
bir çocuk; sevgisiz ve ilgisiz bir aile ortamı, yetersiz eğitim ve bunun sonucu
oluşan akıl, mantık ve vicdan eksikliği…
Aklımda yıllar önce izlediğim bir filmden şu sahne canlanıveriyor; Robert
de Niro metro çıkışı bir dilenciye acıyarak para verir. Ve dilenci
arkasından daha fazla para almak için adamın hayati önem taşıyan ilaçlarının üzerine
basarak onları parçalar.
İyilikten maraz doğmasa olmaz mı?
Hiç mi hakkımızı arayıp kendimizi savunamayacağız? Düşünüyorum,
düşünüyorum da Cezmi Bey ile Vedat Bey’in bu saldırıdan ne olsaydı
kaçınabileceklerini düşünüyorum. Büyük ihtimalle karşılarındaki çapulcuları
kendileri gibi adam yerine koyarak laf anlatmaya çalıştılar. Ama anlar mı hiç
onlar?
Yazık…
Sizlere vuran elleri kırılsın desem ne fayda? Olan oldu artık... Ama ben
hala hazmedemedim. Böyle nadide ve değerli insanları koruyup kollayacak büyük
bir güç olsun isterdim. Onlara el, dil uzatamasalar keşke… Ama büyük güçler ne
yazık ki it kopuğu beslemekle meşgul…
Derin bir üzüntü içindeyim. Öfkeyle karışık bir hayal kırıklığı ve
çaresizlik yaşıyorum. Elimden tek gelen bunu yazabilmek ve paylaşabilmek…
Bir sihirli değnek arıyorum…
Değse ve güzel bir yerde yaşayabilsek artık…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder