Bazen bir filmi izlemeye bir türlü vakit bulamazsınız. Aradan yıllar
geçer. Hep akla gelir ama vakit yaratıp da izlemek mümkün olmaz işte. Başka
filmler vizyona girer. İş, güç, gürültü, kalabalık, hayat-memat meseleleri derken zaman
geçip gitmiştir. Belki de onu izlemenin zamanı gelmemiştir. Öyle bir şeylerle
aynı vakitlerde denk gelmelidir ki, filmin size kattıkları anlam bulabilsin…
Ve bazı filmler birkaç kere izlendiğinde ancak anlaşılır. Aynı kitaplar
gibi… Neyse ki ilk fırsatımı geç de olsa yaratarak Kadın Kokusu’nu izledim
sonunda. İlk kez… Ama son kez değil…
Al Pacino’ya bir kere daha hayran oldum. Oyunculuk ciddi bir iş... Rolünün
hakkını verebilen ve rol içinde rol yapma ustalığını gösterebilen nadir
yeteneklerden biri Al Pacino…
Tekrar izleyeceğim. Tekrar ve sindire sindire… Keyfine vara vara… En çok
da Al Pacino’ nun müthiş ve tartışılmaz oyunculuğunu…
Bu filmin bana hatırlattığı ve öğrettiği çok şey oldu.
İnsanın içinde istek olduktan sonra hiçbir şey için geç değilmiş meğer.
Çok önemli olduğunu düşündüğümüz şeyleri kaybettikten sonra bile…
Hayatın tüm çirkinliklerine ve bazı insanların mide bulandırıcılıklarına
karşın, tertemiz ve saf yürekli kişilikler yetiştirilebilir. Büyük fırsatların
içinde ya da zorlukların tam ortasında yapılabilir bu.
Sert mizaç, kötülük demek değildir her zaman. Ayıp değildir. Kırıcı
değildir. Dürüst ve doğal bir tepkidir bazen. Bazen de korkuları gizlemek için arkasına
sığınılan bir maske gibidir.
İnsanın en yakınları ona yabancılaştığı anda, gerçek bir yabancı da en yakını
olabilir. En yakınından bile daha yakın olup onu herkesten fazla düşünebilir.
Sevebilir.
Yardım etmenin bin bir türlü yolu bulunabilir.
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Hem de hiçbir şey… Öfkeler,
ihanetler, kusurlar, eksiklikler, gerilikler… Hiçbiri göründüğü kadar basit
değildir.
Ve kadın…
Kadın, kıymeti bilinmesi icap eden bir mücevher gibidir. Eksikliği ölüm
gibidir. Kadınsızlık yalnızlıktır. Kadınsızlık, kolsuz kanatsızlıktır. Kadını
yanında hissedebilmek, kokusunu duyabilmek hayattır.
Kadının kıymetini bilmek için onun ruhunu anlayabilmek gerekir. Ve kadını
gözle görmeden bile sıcaklığını, yumuşaklığını, güzelliğini anlayabilmek
mümkündür. Kadınları anlayıp onlara hitap edebilen erkekler, hiç de
ummadıklarımızdır. Zengin, yakışıklı, varlıklı, mevkili, popüler ya da bakımlı
olması bir kadını tavlayabileceği manasına gelmez. Kadınlara hitap edebilen
erkekler çoğu zaman onların ruhunu çözümleyip onların varlığına gerçekten değer
verebilenlerdir.
Kadınlara hem kadın gözüyle hem de erkek gözüyle bakabilmem bir avantaj
benim için. Bunu burcumun özelliğinden ya da geliştirdiğim empati yeteneğinden
dolayı yapıyor olabilirim. Ya da başka bir şeyden dolayı… Ama sonuçta kadın
denen varlığı tüm duyular aracılığıyla algılamanın, onun kalbine giden yol olduğunu
kesinlikle söyleyebilirim. Kadın, çok yönlü vericilik taşıdığı için, onu çok
yönlü anlamak gerekir…
Kadın için daha pek çok sanat eserleri yaratılacaktır. Filmler, şarkılar,
kitaplar…
Bir arkadaşım erkek arkadaşını gözü kapalı tanıyabileceğini söylemişti. Bunu
nasıl yapacağını sorduğumda, gözlerini bağladığı takdirde başka erkeklerin
arasından onu koklaya koklaya bulabileceğini, onun kokusunu ayırt edebileceğini
söylemişti. Parfüm değildi kast ettiği tabi. Teninin doğal kokusuydu. Önce
tuhaf geliyor belki. Ama biraz düşününce ilginç ve sıra dışı. Çok
etkilenmiştim. Hiç böyle düşünmemiştim çünkü. Ne kadar farklı ve anlamlı bir
sevgi diliydi bu… Koku önemlidir…
Peki ya siz, bir kadını kokusundan tanıyabilir miydiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder