23 Ağustos 2017 Çarşamba

DOMATESLER

Gitgide küçülmekte olan büyük şehirlerde yaşıyoruz. Güneş buralara doğmaya utanıyor.  Yapılandırılmış görüntüsüne rağmen anlamı, adabı yok olmuş bir yerde küçük bir kuşun kanat çırpışına benzemiyor mu bizim çabalarımız? Yoksa tutunabildiğimiz şey, bir kuşun kanat çırpışının dünyayı değiştirebileceğine olan yüce inancımız mı?

Sorsan herkes ilk fırsatta kaçmak istiyor. Ama nedense değiştirecek bir şeyler yapmaya gelince kimseleri bulamıyoruz. Sözünün eri kahraman yürekler de masallarda kaldı galiba… Dilimize yapışmış şikâyetlerden uzaklaşabilmek için küçük ışıklar, küçük güzellikler aramayı huy edindim yüreğimin umut yeşeren dallarını beslemek adına. Görüyorum yine de güzel insanlar var, ellerinde bin bir maharet. Sadece biraz çekingen kalıyor onlar. Birileri onları anlamalı, keşfetmeli ve çoğaltmalı.
Az katlı, eskice bir binanın yaşayan ruhuna sarılıyorum mesela. Yaşayan pencereleri, bakımlı yemyeşil bir bahçesi, üstünde martılarla güvercinlerin yuva yapıp yaşadığı çatısı, birbirinden kopmamış komşuları, gündüzlü geceli bir canlılığı var. Bahçesinde derme çatma bir çardak var. Akşamüzeri olunca çaydanlıklarını kapıp inerler oraya. Saatlerce muhabbetle otururlar. O muhabbeti ben etmiş, o çayları ben içmiş kadar olurum. Mutlu olurum eskitemedikleri saadetleriyle, koruyabildikleri huzurlarıyla…
Etrafında yükselen yeni bina inşaatlarının inadına yerleşmişliği, korunmuşluğu ve sıcaklığıyla yüzümü gülümsetiyor hep, bu kendi halinde apartman.
Geçenlerde bir penceresinin önüne tepside domatesler konmuştu. Herhalde uzak bir yerden gelen, tam olmamış domateslerdendi. Güneşte kızarsın diye öyle yan yana dizilmişlerdi. Çok değil, bir tepsi kadar işte. Evin sıcaklığını, mutfağın işlerliğini, bereketini yansıtıvermişlerdi. Yanında yeşermiş bir de küçük saksı… Biraz izleyince huzur doldum. Umut doldum. Hâlâ doğal kalmış bir şeylerimiz kalmış diye. Hâlâ kıymet bilir insanlarımız var diye. Hâlâ bahçe domatesini yetiştiren köylülerimiz, onun kokusuna değer veren insanlarımız, yer bulduğu mutfaklarımız var diye.
İçimden öyle geliverdi ve paylaşmak istedim. Lütfen sizler de paylaşın. Güzel şeyler bulduğunuzda öncelikle tadına varıp yaşayın sonra da yazın, anlatın, aktarın. Küçük küçük mutluluklarımız büyük büyük şehirlerin keşmekeşinde kaybolup gitmesin…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder