Dünyevi hayatın yaşandığı yer tuhaf bir kimyayı barındırıyor. Zıtlıkların
bir arada bulunabilmesi gibi, şaşırtıcı ve zorlayıcı gerçekleri var. ARTI ile
EKSİnin, ZOR ile KOLAYın, KİRLİ ile TEMİZin, İYİ ile KÖTÜnün aynı yerde olması,
Tanrının bir mucizesi olduğu kadar, savaş ile barışı da bir arada kılıyor işte… Bu zorlu sınavda hangi birini çözeceğiz? İyiyi tanıyıp muhafaza etmeyi mi
kötüyle mücadelede etmeyi mi? Gücümüz her birine yeter mi ki…
Her ne kadar geçerliliğinden emin olamasam da, bir çıkış yolu yarattığımı
sanıyorum… Hangisini kullanırsak onu büyütüyor, her şartta becerebildiğimizde
muvaffak oluyoruz. Pozitif ya da negatif olanı kullanmak gibi iki seçeneğimiz
var. Zor olduğunu biliyorum ama anamızın rahmine düşerken bize sorulmadığı gibi,
Tanrı bize hiç bir şeyin kolay olacağı sözünü vermedi…
Nasıl ki bir Haziran sabahının şafağında, ümidi kestiğimi sandığım bir
sevdiğim çıktıysa karşıma, bu zor günler de beklenmedik gelişmelerle geride kalacak
bir gün.
Öyle katı, acımasız ve kan kusturucu, haksız ve adaletsiz, yıpratıcı ve
kin dolu gündemlerin ortasında insan olan ne ile ayakta kalır? SEVGİ ve ümitle…
Bir Haziran şafağında, birbirimizi unuttuğumuzu zannederken nasıl da
buluşuverdik yeniden hatırlasana… Ne mucize, ne tesadüf ve ne büyük şans!
En berbat olduğuna kanaat getirdiğimiz günlerde ne özel sürprizler
hazırlıyor yaşam bize bazen. O kaosun içinde, kilometrelerce uzaktan birbirimizi
kucaklayabildiğimizi hâlâ titreyerek hissediyorum ben. Ne mutlu ne mutlu, hâlâ
o günleri anarken pek çok İYİ tarafı gibi SENİ de düşünüyorum…
Hiç tanımadığım ve daha önce birleşemediğim kardeşlerimle yol birliğine
ulaşırken, bir zamanlar en özel günlerimi birlikte geçirdiğim insanlardan
birini yeniden bulmak gibisi var mıydı… Gücümü perçinleyen bu tesadüf, o
günlere güneş gibi doğarak damgasını vurmuştu.
Kardeşim…
Zaten en çok da acı ve zorluklar bir araya ve fikir birliğine ulaştırırdı
bizi, hatırlasana…
Belki de acılar bu yüzden gerekli… Hep bir ders alma sürecinde olduğumuz
için.
O kadar pisliği ve zorluğu, yüreği kenetlenmiş binlerce insanın
sinerjisiyle hatırlıyoruz düşünsene… Acılar daha çok yaklaştırıyor nankör
insanoğlunu. Belki de sistematik hata buradadır. Ya da deşifresi budur işin. Ne
bileyim, sonuçta savaşlar ve mücadeleler yoldaşlarla hatırlanır hep. Nasıl da
omuz omuzaydı diyerek…
Nasıl da omuz omuzaydık biz seninle başkentte, Anadoluda ve okyanusun
ötesinde… Yoldaşlık bizim kaderimizde vardı, hâlâ da böyle…
Sen benim kalbimde hep yaşamışsın ki, bunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Sen öğretensin;
Yüce görevimizi, kalp yaralarıyla gölgeleme gibi bir lüksümüz olmadığını
sen de bilirsin.
Şimdi birlikte el ele, yürek yüreğe ayakta kalma zamanıdır. Şimdi her
şeye iyi tarafından tutunma ve yaşama zamanıdır. Tanrı bize verdiği canı en iyi
şekliyle koruyup yaşama misyonunu da vermiş işte, neylersin...
Mutlu olacağız; bildiğimizi savunacak, sevecek ve sevilecek, ayakta
kalacağız.
Evet, gözyaşı ile duygusallık ve böğrümüzü delen karnımıza saplanan hazımsızlıklar
da var.
Evet, bunca kirlenmişliğin içinde bir ışık olmak çok zor.
Bu da Tanrının bir bulmacası işte…
Saçma sapan bir oyunda kendine kazanma yolları ile çareler üretmek…
Öfkeye, kine, intikama, kudurmuşluğa, azgınlığa rağmen ve inadına SEVMEK…
Sen eğitimcisin; KARDEŞ kelimesi KARIN-DAŞ tan gelir dilimizde bilirsin…
Bunu sakın unutma…
Karnımıza yediğimiz manevi tekmelerde birbirimize siper olmak kutsaldır.
Kardeşlik sadece aynı karından çıkmak, aynı anadan doğmak değildir.
Karın ağrılarının ne büyük olduğunu çok acı şekilde görsek de, gündüzü
karartan kirli ellere karşı iğneyle kuyu kazmanın doyumunu yaşamak gibi bir
şansımız var.
Eden kendine eder.
Kötülük yaptıkça kendi bünyesinde birikir kişinin.
Boşuna çürütmedik dirseklerimizi o idealizmine inandığımız okullarda.
AYDINLIK biz yandıkça çevremize yayılıyor kardeşim.
Korkma, yılma ve vazgeçme!
Yalnızlığa, umutsuzluğa, karamsarlığa düştüğünde çağır meleklerimizi…
Beni yanı başında hissedeceksin.
Ve göreceksin, çocuklarımız için ufukta güzel günler var.
Şimdiyi, şu anını değiştirerek işe başla.
Seni çok sevdiğimi sakın unutma…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder