Düüüt düüüt!
Ara sokak yine karıştı. Arabaların birbirine bir işareti, anlaşmanın bir
yolu değil bu ses artık. Meydan okuma, üstüne yürüme, gövde gösterisi,
şoförlerin ego savaşı.
Gece - gündüz, hafta içi - hafta sonu ayırt etmeksizin aynı yoğun trafik,
şehri ve insanları esir almış gidiyor. İlk önce insanlar arabaları ve yolları
istila etmişti. Şimdi de yollar ve arabalar intikam alıyor. Kimseden kimseye
rahat yok.
Sokağın köşesinde karşılaşan iki arabanın sahibinden bugün çekeceğimiz
var! Birbirini dinlemez, biri diğerini anlamaz olmuş insanlar! Her gün görülen
manzaralar bunlar. Birbirini boğazlayacakmış gibiler; karşılıklı inatlaşma
büyür ve düello başlar. Önce gri arabanın sahibesi kendini dışarı atıverir. Diğerinin
eli armut mu toplayacak, o da ona doğru hışımla yürümeye başlar. Erkek
sürücüler, arabadan inerken daha da rahat. Bir bakışından anlar erkek, kadının kendisine
saldıracağını. Çıkardı kalkanlarını ve en ilkel silahlarını…
Adamı üç beş kişi zor tutuyor. Eline, koluna, ayağına daha doğrusu tekmelerine
hâkim olamaz artık. Kısa boylu ve tıknaz ama öyle dilli kadın gırtlağını yırtarcasına
bağırıyor,
“Kimsin lan sen!”
Sabahtan beri evi toplamış, sebzeleri ayıklamış, orayı burayı paklayım
derken öğleni etmiş hanım, bakla tenceresinin altını kısıp pencereye koşuverdi.
Sanki her gün olmayan şeyler! Merakı kabarmış, aniden heyecan yapmış nedense.
Evini birkaç dakikalığına unutmak üzere camdan dışarı kilitlendi. “Ne diye çıkmış bu meraklılar! Girsene kadın
içeriye” diyeceğiniz cinsten.
Hırsına yenik düşmüş, hıncını alamamış kadın artık bilincini de devre
dışı bırakmış olmalı. Çünkü iki adımda arabanın arkasında buluverdi kendini. İçinden
tahta bir sopa çıkardığı bagajın kapağını sert bir şekilde vurdu. Sokağın
ortasında daha da çok gürlüyor şimdi.
Mahallenin deli oğlanı pencereden sarkıtıyor kendini. Olanca gücüyle
yırtınarak kavgaya iştirak ediyor,
“ … na kodun muuu , ….na kodun muuu!”
Utangaç annesi arkasından çekiştiriyor. Oğlan daha da çok tepiniyor.
Sopayla üstüne yürüyen kadına bakın hele! Onun saçını başını yolacak, bir
bıraksalar… Zaten erkek işine ne diye karışır bu kadınlar. Araba kullanmak
kiiim kadınlar kim! Ona ulaşmasını, tutup parçalamasını engelleyen mahalleliye
tekmelerini savuran adam iyice çileden çıkmış, gömleğinin birkaç düğmesi
açılmış, boynunu ve yüzünü ıslatan ter saçlarına bulaşmış, boğazı yerinden
fırlayacak nerdeyse. Deli gibi böğürüyor,
“Tutmayın lan beniiii!”
Sıcakta ağırlaşan bakla kokusu evi sarmış. Kadın pencereden ayrılamadı
bir türlü. Aklı fikri sokaktaki bu olay daha ne kadar büyüyecek? Ne olacak
şimdi diye meraktan ölüverecek. Her gün görmediği şey mi sanki? Nedense
izlemesi bir garip zevkli. Bildiklerini ezberlemek ister gibi.
Düüüt düüüüt düüüt!
Arkada bekleyenlerin kornaları susmaz oldu şu saat. Herkes bir yere
yetişecek tabi. Şimdi onlar da birer birer gelip kavgaya katılmazlarsa iyi
valla.
Erkek Fatma sopayı savuruyor ama adamla arasında dört beş kişi var. Allah
vere de başka birine isabet etmese!
Deli oğlan onlara tam destek. Kimden yana olduğu belli değil ama olsun.
Anası onu içeri çekiyor, o tekrar çıkıyor. Kavga alevlendikçe oğlan da yerinde
duramıyor.
“… na kodun muuu , na kodun muuu!”
Bakla pişiyor hâlâ… Eyvah! Küçük oğlan ocağa tırmanmış! Tencereyi üstüne
devirmeden koş hanım koş! Oğlanı kucakladığı gibi baklanın da altını kapattı.
Tekrar pencerede buldu kendini. Oğlan kucakta durmuyor ki, iteleyip duruyor
anasının karnını. “Bak oğlum nolmuş orda
bak bak kuş uçtu bak!”
Sopayı kullanamadı kadın. Hırslı ayaklarını yere vura vura arabasına
bindi. Daha vakit olsa devam edecek ama yok… Adamı da zorla arabasına soktular.
Arabalarını öttüre öttüre herkes kendi yoluna. Bunların kullandığı arabadan ne
hayır gelecekse artık… Zavallı trafik dağılır şimdi yavaş yavaş. Sıcak hava ve
ateşli kavga sokaklara yapışıp kaldı. Hınç içinde yoluna devam eden nice şoför.
Nasıl güvenli olacak buralar? Yaşanmaz oldu mirim yaşanmaz. Lakin dönecek bir
köyümüz yok.
Büyük şehrin küçük insanları yine işbaşında. Büyük şehrin küçültülmüş
insanları, büyütülmüş rüyaların, yükseltilmiş binaların arasında, birbirlerinin
karşısında.
Gitme üstüne garibanın. Hayat yeterince üstüne gitmiş zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder