19 Haziran 2017 Pazartesi

SOPA

Düüüt düüüt!
Ara sokak yine karıştı. Arabaların birbirine bir işareti, anlaşmanın bir yolu değil bu ses artık. Meydan okuma, üstüne yürüme, gövde gösterisi, şoförlerin ego savaşı.

Gece - gündüz, hafta içi - hafta sonu ayırt etmeksizin aynı yoğun trafik, şehri ve insanları esir almış gidiyor. İlk önce insanlar arabaları ve yolları istila etmişti. Şimdi de yollar ve arabalar intikam alıyor. Kimseden kimseye rahat yok.
Sokağın köşesinde karşılaşan iki arabanın sahibinden bugün çekeceğimiz var! Birbirini dinlemez, biri diğerini anlamaz olmuş insanlar! Her gün görülen manzaralar bunlar. Birbirini boğazlayacakmış gibiler; karşılıklı inatlaşma büyür ve düello başlar. Önce gri arabanın sahibesi kendini dışarı atıverir. Diğerinin eli armut mu toplayacak, o da ona doğru hışımla yürümeye başlar. Erkek sürücüler, arabadan inerken daha da rahat. Bir bakışından anlar erkek, kadının kendisine saldıracağını. Çıkardı kalkanlarını ve en ilkel silahlarını…
Adamı üç beş kişi zor tutuyor. Eline, koluna, ayağına daha doğrusu tekmelerine hâkim olamaz artık. Kısa boylu ve tıknaz ama öyle dilli kadın gırtlağını yırtarcasına bağırıyor,
“Kimsin lan sen!”
Sabahtan beri evi toplamış, sebzeleri ayıklamış, orayı burayı paklayım derken öğleni etmiş hanım, bakla tenceresinin altını kısıp pencereye koşuverdi. Sanki her gün olmayan şeyler! Merakı kabarmış, aniden heyecan yapmış nedense. Evini birkaç dakikalığına unutmak üzere camdan dışarı kilitlendi. “Ne diye çıkmış bu meraklılar! Girsene kadın içeriye” diyeceğiniz cinsten.
Hırsına yenik düşmüş, hıncını alamamış kadın artık bilincini de devre dışı bırakmış olmalı. Çünkü iki adımda arabanın arkasında buluverdi kendini. İçinden tahta bir sopa çıkardığı bagajın kapağını sert bir şekilde vurdu. Sokağın ortasında daha da çok gürlüyor şimdi.
Mahallenin deli oğlanı pencereden sarkıtıyor kendini. Olanca gücüyle yırtınarak kavgaya iştirak ediyor,
“ … na kodun muuu , ….na kodun muuu!”
Utangaç annesi arkasından çekiştiriyor. Oğlan daha da çok tepiniyor.
Sopayla üstüne yürüyen kadına bakın hele! Onun saçını başını yolacak, bir bıraksalar… Zaten erkek işine ne diye karışır bu kadınlar. Araba kullanmak kiiim kadınlar kim! Ona ulaşmasını, tutup parçalamasını engelleyen mahalleliye tekmelerini savuran adam iyice çileden çıkmış, gömleğinin birkaç düğmesi açılmış, boynunu ve yüzünü ıslatan ter saçlarına bulaşmış, boğazı yerinden fırlayacak nerdeyse. Deli gibi böğürüyor,
“Tutmayın lan beniiii!”
Sıcakta ağırlaşan bakla kokusu evi sarmış. Kadın pencereden ayrılamadı bir türlü. Aklı fikri sokaktaki bu olay daha ne kadar büyüyecek? Ne olacak şimdi diye meraktan ölüverecek. Her gün görmediği şey mi sanki? Nedense izlemesi bir garip zevkli. Bildiklerini ezberlemek ister gibi.
Düüüt düüüüt düüüt!
Arkada bekleyenlerin kornaları susmaz oldu şu saat. Herkes bir yere yetişecek tabi. Şimdi onlar da birer birer gelip kavgaya katılmazlarsa iyi valla.
Erkek Fatma sopayı savuruyor ama adamla arasında dört beş kişi var. Allah vere de başka birine isabet etmese!
Deli oğlan onlara tam destek. Kimden yana olduğu belli değil ama olsun. Anası onu içeri çekiyor, o tekrar çıkıyor. Kavga alevlendikçe oğlan da yerinde duramıyor.
“… na kodun muuu , na kodun muuu!”
Bakla pişiyor hâlâ… Eyvah! Küçük oğlan ocağa tırmanmış! Tencereyi üstüne devirmeden koş hanım koş! Oğlanı kucakladığı gibi baklanın da altını kapattı. Tekrar pencerede buldu kendini. Oğlan kucakta durmuyor ki, iteleyip duruyor anasının karnını. “Bak oğlum nolmuş orda bak bak kuş uçtu bak!”
Sopayı kullanamadı kadın. Hırslı ayaklarını yere vura vura arabasına bindi. Daha vakit olsa devam edecek ama yok… Adamı da zorla arabasına soktular. Arabalarını öttüre öttüre herkes kendi yoluna. Bunların kullandığı arabadan ne hayır gelecekse artık… Zavallı trafik dağılır şimdi yavaş yavaş. Sıcak hava ve ateşli kavga sokaklara yapışıp kaldı. Hınç içinde yoluna devam eden nice şoför. Nasıl güvenli olacak buralar? Yaşanmaz oldu mirim yaşanmaz. Lakin dönecek bir köyümüz yok.
Büyük şehrin küçük insanları yine işbaşında. Büyük şehrin küçültülmüş insanları, büyütülmüş rüyaların, yükseltilmiş binaların arasında, birbirlerinin karşısında.
Gitme üstüne garibanın. Hayat yeterince üstüne gitmiş zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder