Güzel bir şeye
doğru yol alırken bile neden olumsuz fikirlerle doludur kafalar? Niye acıya,
melankoliye, umutsuzluğa programlanmış bir milletiz çoğu zaman? Hevesim kursağımda
kalmadan, doya doya yaşayabilirim hayatı… Yaşayabiliriz… Etrafta ne olup
bittiğine aldırmadan hem de. Bir birleşmeye şahit olmak üzere çıkmıştım yola. Ama
gidişimle dönüşüm arasında büyük bir fark vardı…
Evet, uzun zaman sonra yine hep bir aradaydık. İnadına güldük, öyle çok
eğledik, içimize işleye işleye kutladık. Yine anılar defterine güzel zamanlar
kaydedildi. Ama ayrı ayrı bakılınca, aslında çok farklıydık. Bir aradayken
mutlu ve güzel…
Çok sevip takdir ettiğiniz biriyle en az bir konuda ayrılmanın
sıkıntısını hepiniz yaşamışsınızdır. Sıkıntıdan ziyade, hafif bir burukluk… Sanki
fikir ayrımı uzaklaştıracakmış gibi, ayrı düşürecekmiş gibi. O kişi sizden biri
değilmiş gibi. Söylediklerine inanamazsınız ama hâlâ onu sever ve kabul
edersiniz. Grup kalabalıklaştıkça yeni ve farklı fikirler de çoğalır. Ama yollar
ayrılmak zorunda değildir.
Koşulsuz sever insan hasta değilse. Kabullenir karşısındakileri öylece… Aynı
kabulü görmese ve aynı şekilde sevilmese de… Bu olgunluğu göstermeseydim,
hepiniz hayatımda olmazdınız ki. Hepiniz ayrı bir renksiniz ve ayrı birer
kişilik…
Yine de içime oturdu arada duyduklarım. Ama bu ayrı bir konu tabi… Kırılmadım,
gücenmedim, küsmedim. Çünkü bunlar hiçbirimizin işine yaramaz. Ama sizler bir
gün değişmeye karar verir ve beni olduğum gibi kabul ederseniz (benim sizi
ettiğim gibi) işte o çok işimize yarar. Çok çok gelişiriz o zaman.
Bugün bulunduğumuz noktada benim de hüzünlerim var. Bana uymayan çok şey
var. Ben onun düşünceleri, şarkıları ve sevgisiyle büyüdüm. Zaferlerine inandım.
Çünkü insaniyet namına bir zaferdi benim gözümde. Aksini söyleyenlere rağmen… Bana
yansıtılan değil; benim hissettiğim ve sonuna kadar inandığım halidir bu. O benim
içimdedir…
Yaşasa da yaşamasa da aşk duyduğum, hayran olduğum ve izlediğim bir adam.
Deniz gözlü, güzel yürekli ve içinde bulunduğu koşullara göre “en insan gibi
olanı”… Aksini söyleyenlere rağmen.
Şarkılardaki gibi, o ölmedi kalbimde yaşıyor. Bugün, aksine gelişmeler ve
olaylar yaşanıyor gibi görünse de, o aslında her yerde, her parçamızda mevcut. Sevgi
bütünseldir. O sevgimizin her bir zerresinde…
Olan biten mi? Evet düşünülmeyen, belki istenmeyen şeyler oluyor. Vardır bir
hayır… Gerçek inanç bunu görmeyi gerektirmez mi? İsyan etmek kimin işine
yaramış ki ben edeyim? Her şeye ve hepimize iyi gelecek tek bir şey var: zaman…
Gözlerime yaşlar dolsa da, metanete kavuştuğum nokta şudur ki; her şeyin
zamanı gelecektir. Sokaklarımda yürürken, özel günleri kutlarken, yaşarken ve
debelenirken, savaşmaktan ziyade sabrederken, biliyorum ki benzer olanlar
birbirini çekecektir. Bazı şeyler hallolacaktır, öbür dünyaya kalmadan…
Bazen çırpınmaya, bağırmaya, delirmeye gerek yoktur. Akışa bırakmak
yeterlidir. Ve yapmakta olduğunun en iyisini yapmak… Kötü diye niteleyip
taşlayarak kim bir yere vardı ki? Daha çok olumsuzluğu çekmekten başka bir şeye
yaramıyor.
Zordu yaptığım ama olguncaydı…
Karşımdakini olduğu gibi kabullenmek…
Şimdi çoğunluk bunu yapamadığı için bu hallerdeyiz.
Ben o deniz gözlü adamı büyük bir aşkla severken, buna saygı duymayı
öğrenebilseler, bu bile bir umut olur.
Kusurları ve sertlikleriyle beraber sevdim o adamı. Merak etmeyin ben de
onu melek sanmıyorum zaten.
Şarkılardaki gibi, ölmedi kalbimde yaşıyor.
Ve bu bahsettiğim yolculuğu İzmir’e doğru yaparken, şehre varınca hep
dağlarında takıldı gözlerim. Daha çok kahverenginin hâkim olduğu, yeşilin azaldığı
tepeler gözlerime yaş dolmasına yetti. İstedim ki yine çiçekler açsın oralarda…
Ve ben o aşkla bağlandığım adamdan öğrenmiştim ki, onun varlığından
ziyade bizim gelişimimiz önemliydi. O yüzden olan bitene aldırmadan kendi
gelişimime yatırım yapıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder