Yüzmek, yüzmek kuyruğuna gelmek… Hepimizin istediği bu, değil mi? Ama
sadece kuyruğuna gelme kısmı, yüzme kısmı değil. Emek ve sabır zorumuza
gidiyor. Sonunda meyvesini yiyeceğini bilirken bile, zaman durmuş da inadına
geçmiyormuş gibi geliyor… Ve mücadeleyi bıraktığımız anda, gerekli her şey
önümüze çıkmaya başlıyor… Çok ilginç ama gerçek…
Çok söyledim, kimseler dinlemedi. Benimle uğraşmayın, dönüp de işinize
bakın dedim. Bakmadılar. Sonra muazzam barışçıl hislerle ve sevgiyle yaşayarak,
kimseyi kırmamak adına bazen kendi canımı yakarak, yoluma devam ettim. Tek
başına… Çok az destekle… Sabırla ve dirayetle… Derken bir noktaya varmam söz
konusu oldu. Herkes başıma üşüştü yeniden… Tebrik etmeye mi? Hayır, kıskanmaya…
Oysa ben istemiştim ki onlar da mutlu olsun. Dinlememişlerdi,
önemsememişlerdi. En yakınlarım, yakın sandıklarım bile…
Bu defa garip bir sorguya başladılar. “Eeeee,
nasıl yaptın?” Çok anlattım, dinlemediniz ki… İçimde biraz öfke, nefret
olsa, intikam sırasının bana geldiğini söyler ve ölümüne susardım. Size ne, o
zaman niye sallamadınız derdim.
Demiyorum.
Hâlâ her birey mutlu olsun ve mutlu etsin istiyorum. Boşuna bir çaba
mıdır bu? Başkalarına anlatmaya çalışma yolunda yırtınmak, gereksiz midir?
Desteklemediniz, takdir etmediniz, güvenmediniz, inanamadınız. Yine de
olacak… Çünkü BEN İNANDIM.
Murat Tavman bugün twitterda şöyle yazmış: “Hayalini kimseye anlatma. Kimse inanmaz sana. Sen inan, yaşa, yılma, savaş, sabret ve başar. Sonra, hikâyeni
dinleyecek çok insan olacak.”
Alıntı mı yapmış yoksa kendisinin mi sözü bilmiyorum ama belli ki böyle
düşünüyor. Maalesef işin gerçeği de onun dediği gibi gelişiyor.
İşte onlar hikâyenizi dinlemeye geldiğinde, seçim sizin oluyor. Susmak ya
da konuşmak… Saklamak ya da paylaşmak… Övünmek ya da tevazu göstermek…
Yüzerken yanımda olmayanlar, kuyruğuna geldiğimde tek tek çıkmaya başlayacaklar
ortalara… Sonra da Gülse Birsel’in dizilerde konu ettiği gibi, ben şımarmış
olacağım belki gözlerinde… “Aaaaa”
diyecekler, “buna bir haller olmuş”.
Hem de bana bir haller olmasa bile…
YÜZERKEN YALNIZDIM, NEREDEYDİNİZ? demesem bile…
Canınız sağ olsun, herkes kendinden olanı yaşar. Duygu ve düşüncenizin
özü dönüp dolaşıp size ulaşacaktır. Bu da küçük bir ipucu, kuyruğa ulaşmakla
ilgili…
Hâlâ söylüyorum, dönüp de “2012 Hikmeti”ni okuyun diye. Kendim için
değil, ben alacağımı aldım. Herkes alabilsin diye yazmışım ve paylaşmışım. Daha
ne olsun…
Tüm kem gözlerinize rağmen, darısı başınıza… Yüce yaratan sizlere de
kuyruğa varmayı nasip etsin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder