4 Eylül 2011 Pazar

İÇİNİZDE İSTANBUL AŞKI VARSA

Bütün yıl şikâyet edip durduğumuz büyük şehirden uzaklaşmak iyi geldi mi? Evet, çok çok iyi geldi. Dinlenme, eğlenme, nefes alma, yenilenme isteğiyle arkamıza bakmadan geride bıraktığımız İstanbul da arkamızdan genişçe bir “oh” çekti. Biz uzaklarda kafa dağıtırken o da rahat bir nefes aldı. Yükünün hafiflemesinden gayet memnundu bana kalırsa… Tatil beldelerinden eleştirilerle kulaklarını çınlatanları duymaksızın bir cümleyi savuruyordu İstanbul; “Beğenmeyen geri gelmesin efendim!”…
Yaz ayları boyunca gelmeler gitmeler bitmedi. Yollar eskittik eskitebildiğimiz kadar. Yazın sonuna denk gelen bayram tatili de hem İstanbul’un hem de İstanbullunun son mola şansıydı. Cuma akşamı itibariyle kaçış yolları doldu taştı ve alışılan tıkanmaları yaşadı. Ben cumartesi sabahı yola koyulanlardandım, o yüzden Cuma günü gidenlerin arkasından boşalmaya başlayan İstanbul’un ıssızlığını görebildim. Aklımdan tek bir soru geçti Cuma gecesi, “İlk fırsatta kaçış yollarını bu kadar zorlayacak kadar bunaltan bir şehirse eğer, neden ille de burada yaşamakta diretiyoruz acaba?”
İstanbul aşkı yüzünden tabi ki…
Tatil güzeldi. Deniz, güneş, doğa ve yaz havası… Tatilin iyisi kötüsü olmaz zaten. Uzadıkça uzasın, hiç bitmesin istenir gerçekten. Yola koyulmayı, Sıla’nın “Kafa” şarkısını dinlerken kilometre kilometre uzaklaşmayı cazip bulanlardandım ben de. Ama son gidişimde artık bir parçam İstanbul’da kalıyordu sanki. Gittiğim yer ne kadar güzel olursa olsun, artık günleri doldurmaya çalışarak geri sayıma geçmiştim. Tatilin her türlüsünde, doğanın içine karışmak müthiş bir deneyimdir… Ama sonunda İstanbul’a dönüş olacaksa…
İstanbul dergilerine daldım gittim bu son tatilde. İçimde bir özlem, İstanbul’a karşı… Ruhum İstanbul, kalbim İstanbul, aklım İstanbul doluydu. Beyoğlu Hayal Kahvesi’nin solisti Özge Fışkın’ın dediği gibi; “İstanbul hep ayakta hep tetikte tutar seni. Çok aşık olduğun bir sevgilidir, ayak uyduramazsan terk ediverir”…
İstanbul en ateşli sevgilim olmuş da haberim yokmuş. Elden gidince değeri anlaşılan bir aşk olamaz onunla yaşanan. Affetmez çünkü. Bir burcu varsa akreptir mutlaka… İstanbul, tüm dikenleriyle onu kabul eden ve vazgeçemeyenlerin şehri…
Bu sefer anladım ben de… Onsuz olamayacağımı. Ne kadar mola verirsem vereyim geri dönüp kucağına atılacağımı… Adımımı attığım anda duyduğum heyecanla sarsılırken, bu ayrılığın bitmesinden hoşnuttum. Muzip bir gülümsemeyle göz kırptım ona. O da bana çapkınca bir bakışla karşılık verdi ve tüm enerjisini yeniden yüklemeye başladı. Bir aşkı tazeler gibi… İyi ki döndüm, iyi ki seninleyim İstanbul!
Her aşk bir molayı hak eder. Ama sonunda kavuşmak varsa… Hele ki içinizde İstanbul aşkı varsa…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder