Bu sefer yılın annesini çok eskilerden seçtim. Üstümüze demet demet yağan
bir ilgi yağmuruna benzerdi varlığıyla. Çok ıslanırken bile döküldüğü her
damlaya şükrettiğimiz, ince ince yağarken yanağımızı okşayan bir yağmur… Sihrine
sevgi karışırken sınır bilinmemiş, keşfedilmemiş bir melekten ilham alan sıra
dışı bir kadındı özünde. Öyle birini tanımasanız hayal bile edemezdiniz.
Yüreğinin büyüklüğü bedenine sığmamış, kucağını ardı arkasını bilmeden kocaman
açmış, içine bir evladı sığdıramayıp çok evlatlara sarılmış, unutulamaz bir
dört mevsim annesiydi.
Ortaöğrenim dönemimizde, okula geldiğimiz her gün, bir öğrenci gibi neredeyse
hiç aksatmadan bizimle birlikte okula gelirdi. Güzel havalarda hep bahçede olur,
kendine bir bank veya ayakta duracak bir köşe bulurdu. Teneffüs aralarında koşa
koşa yanına giderdik. Derslerde neler olup bittiğini, zorlandığımız durumları,
gönülden sevdiğimiz ya da bir türlü anlaşamadığımız öğretmenlerimizi, gelgitli notlarımızı,
arkadaşlar arasındaki olayları, aslında bütün okul hayatımızı paylaşırdık
onunla. O da bizi hiç bitmeyen bir sabırla dinlerdi. Zaman zaman bizimle
birlikte heyecanlanırdı, sınavlara girip çıkarken, gösteriye çıkacağımız günlerde,
beklenmeyen durumlarda…
Soğuk havalarda da okulun giriş katındaki koridorda, bazen kantinci
ablamızla laflayarak, bazen gazete okuyarak vakit geçirirdi. Her daim bizi
bekler, karşılar ve uğurlardı. Bıkmadan usanmadan yorulmadan. Her anne gibi… Yaz kış demeden, hastalıkta sağlıkta, iyi ve kötü günlerimizde,
kendinden öte bir boyutta bizimleydi.
O zamanlar oğluna çok düşkün olduğu için okulda onu beklediğini
düşünürdük ve bu halini hiç de garipsemezdik. Hatta onu görmenin herkese iyi
geldiğini hatırlıyorum. Öğrenciler, öğretmenler, okul yöneticileri, hizmetliler
ve hatta başka veliler… Biz öğrenciler bir başka severdik onu. Bir başka memnuniyet
içindeydik yanı başımızdaki varlığından. Sahiplenildiğimizi, sevildiğimizi
hissederdik iliklerimize kadar. Bir şeylere mi canımız sıkıldı, koşa koşa
yanına varır, “ya Demet Teyze noldu
biliyor musun” diye lafa girerken gözlüklerini düzelterek heyecanla bizi
dinleyişine sığınırdık. İyi bir not alsak yine ilk soluğu onun yanında alırdık.
O sadece kendi oğlunu merak etmekle yetinmezdi. Hepimizi aynı heyecanla kendi tarzında severdi. Bizim yanımıza, okula, okul hayatına aitti zaten. Bizim bir parçamız, belki biraz devamımız, ablamız, yardımcımız, teyzemiz,
annemiz, yoldaşımız, dert ortağımız, kısacası her şeyimizdi.
Evinin işlerini nasıl yetiştirirdi, özel hayatına nasıl zaman ayırırdı,
hiç mi işi gücü olup da yanımızdan ayrılmazdı, bu kadar istikrarla bize dâhil
olmayı nasıl beceriyordu hiç bilemiyorum. İlk tercihi, en önemlisi, en
değerlisi, en büyük projesi bizlerdik. Başka bir yerde bile olsa aklı ve kalbi
bizimle kalacaktı. İşte tam da bu nedenle iyi ki de hep yanımızdaydı.
O zamanlar kıymeti bilinmiş miydi? Hiç kimse çıkıp da ona teşekkür etmiş
miydi acaba? Aslında öğretmenler gününde bir çiçek de ona verilmeliydi. Anneler
gününe ise (kutlanmasına kesinlikle karşı olmama rağmen) bir de ona sarılıp "iyi
ki varsın" denilmeliydi. Ne de olsa o hepimizin annesiydi. Bireysel değil
bütüncül bir yaklaşımla var olmuştu hayatlarımızda. Fedakâr, özverili ve ucu
kaçmış bir vericiliğin son örneklerindendi.
Pedagojik açıdan korumacı anne olarak değerlendirilebilecek hatta
çocuğuna düşkünlüğünün bazı yönleriyle eleştiriler alabileceği bu insan,
istisnaların ötesinde on yıllar sonra bile hatırladıkça içimin ısındığı şefkat
dolu, özgün ve zenginleşmiş hatıralarımdan biri oluvermiş meğerse. Her okula
lazım ondan bir tane… Ama ben onun gibisini ne duydum ne gördüm ne de tanıdım
bir daha.
Demet demet annelik yapmış o bize hep.
Bizimle gülüp bizimle ağlamış
Eleştirilere kulak asmadan bildiğini okumuş
İyi ki de okumuş.
Şimdiki aklımla ona bir teşekkür edebilmeyi o kadar çok isterdim ki… O
zamanlar da mutlaka etmişimdir. Ama şimdi olsa bir başka olurdu, dolu dolu…
Ne yazık ki başka bir diyarda olduğunu yıllar önce öğrenmiştim. Ama
inanıyorum ki gittiği yerden mutlaka hissedecektir ona olan minnetimi,
minnetimizi…
Sen hepimizin annesiydin, tüm gerçek anneler gibi. Kucak kucak verirdin
bize emeklerini, tıpkı adın gibi.
Keşke her okulda senden bir tane olsa. Ama olamaz ki…
Keşke şimdi karşılıklı gelebilseydik senden kim bilir neler öğrenirdim…
İyi ki vardın, iyi ki yanımızdaydın.
Seni canı gönülden yılın annesi seçtim. Demet demet sundun bize
günlerini, vaktini, duygularını, her kadın gibi, en değerli neyin varsa
paylaştın bizlerle.
Sen tanıdığım en özel insanlardan, en sıra dışı ve en biricik, dört
mevsim yaşayan bir çiçek olup açmıştın öğrencilik hayatımızda hiç solmadan,
dört mevsimin en güzel annesi; Demet Teyze, Demet Annemiz…
*Neden dönem dönem aklıma esip de bir yılın annesi seçtiğimi ben de tam
olarak bilemiyorum. Kalbimdeki ve hayatımdaki anne boşluğunun aksine, tanıdığım
özel annelerin katkılarına duyarsız kalamayışımdandır belki de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder