Bu ülkede çocuklara sahip çıkılıyor. Yüzlerine, ellerine ve bedenlerinin
diğer her yerine dokunularak ve onu büyütenlere karışılarak.
Hakları ve özgürlükleri korunarak değil.
Psikolojileri bilinip buna uygun davranılarak değil.
Anne babasının onun için belirlediği sınır ve kurallara saygı
gösterilerek değil.
Çokbilmişlik ve işgüzarlıkla dolu hareketlerle, kirli emellerle çocukların hayatlarına
müdahale ediliyor.
Neden eller kolaylıkla uzatılıyor çocuklara ve hatta bebeklere kadar hiç
düşündünüz mü?
Çünkü onlar SAVUNMASIZ…
Zalim, cahil, hastalıklı olan gücünün yettiğini ezebilir ancak. O kadar
büyük bir çamurun içinde temiz kalmaya çalışıyoruz ki. O kadar geniş bir
karanlığın üzerine beyaz olmaya çalışıyoruz ki. O kadar derin kuyularda
debeleniyoruz ki, aydınlığa uzatmaya çalıştığımız yorgun kollarda bu çocukları
ne kadar tutabilir ve taşıyabiliriz? Kimisi çoktan kopmuş bu kolların. En
kötüsü de umutlarımız eriyor her gün daha da fazla… Yangından mal kaçırırcasına
büyütmeye, eğitmeye, yaşatmaya çalışıyoruz çocuklarımızı.
En kötüsü de bir çocuğun hakkını korumak istediğinizde karşılaştığımız
küçümseme, şiddet veya deli saçmasıymışız gibi davranılmak. Neden hala doğal
olarak olması gereken şeyler için birilerini ikna etmek zorundayız? Neden bu
kadar hastalıklıyız, bu kadar cahil ve en kötüsü de bu kadar karaktersiziz?

İsimsiz kadınların kimliksiz çocukları oradan oraya savrulurken, bazıları
şanslı doğup birkaç sayı önde yaşarken, iki uç noktada kutuplaşmış hayatlar
birbirinden uzak, kopuk ve düşman oluyor. Hayat bir yarış haline gelmişken,
kimisi için ayakta kalmak ya da sadece nefes almak başarı sayılıyor.
Çocuk dediğin bir taze hayat filizi,
Ya cani olursunuz ya da kahraman onun karşısında…
Bütün kararlar alınırken, imzalar atılırken çocuklar düşünülmek zorunda.
Oysa en berbat durumların ortasında bile şaşkın ve kimsesiz çocuklarla dolu
dünya…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder