29 Temmuz 2015 Çarşamba

BİR PARÇA


Evim gibi” dediğimiz yer, bir daha asla yabancı bir yer olamaz.
Bir an kapat gözlerini, ne kadar yakın olduğumuzu hisset… Bir yeri paylaşmışız demek ki, ev gibi, yuva gibi görmüş ve farklı bir enerjide bütünleşmişiz. Zaman ve koordinatlarından bağımsızca.
Mekânların büyüklüğü, ışıltısı, doygunluğu, hacmi sadece gözlerimizi boyar. Esasen iz bırakan şey, bağlantıda olduğumuz kişiler…  Binalar, şehirler, kurumlar gelip geçer. Kurulmak ve yıkılmaktır onların kaderi. Bir vardır, bir yoktur. Film gibi, hikâye gibi. Paylaştıklarımız kalır bir tek…
Bitmiş enerjiler bünyeye sığmaz olup yükselirken, bir yerde kalmak ve bir şeylere bağlanmak olmaz. Ayrılmalı, değişmeli, yer değiştirmeli. Görünmez bağlarımız ise istesek de hiç kopamaz.
Bir selam, bir gülümseme, bir yakınlık, bir iş, bir niyet olabildiği gibi; bir kavga, bir gürültü veya bir yıkım da olabilir, sende yer etmiş olan.
Ben fazlaca duygulu, fazlaca düşünceli bir kadın… Bazen fazlaca kırılgan bazen fazlaca güçlü… Sen belki tam tersisin ama bir an gelir aynı kimse oluveririz. Tenhalarda ayrışabilir, kalabalıklarda birleşebiliriz.
Her şey zamanında güzeldir.
Bitti diye üzülme sakın.
İlerde biteceğine üzüleceklerinin üzerindesin bugün, hatırla…
Hisset bugün.
İyice bak etrafına, kapanmamış defterleri kapat gitsin… Yenilerini aç…
Çünkü eskiye dönüversek şu an, öyle tat vermeyecek. Bittiyse bitmiştir.
Beden duygu ile beslenir, ruh akıl ile. Hep başka taraflarından bakmalı o yüzden. Evirip çevirmeli renkli küpler gibi hayatı… Belki kirli oyunlar da dönmüştür oralarda, belki rekabet hat safhaya ulaşmıştır. Olmaması gerekenler olmuş, bitmemesi gerekenler bitmiştir kim bilir…
Belki de oralara hiçbir zaman sığmamış da bol bol taşmışızdır…
Hakkını vermişizdir be… O an oradaydık ve bütün hikâye yaşanmaktaydı.
Benim” dediğin bir şeyi bir daha asla bırakamazsın. Adı üstündedir zaten… Ama zincirlerle ayaklarını ona dolamak ya da özgürce, usulünce sevmek seçeneklerimizdir.
Acısıyla tatlısıyla demek âdetten olmuş… Bir başkadır anıları uzaktan seyretmenin hali…
Hani yaşamda türlü türlü okullar vardır ya, işte okullarımızdan biridir belki orası…
Dersler bitip de mezuniyet gelince, dağılmışızdır… Ama aslında hiç kopmamışızdır…
Ne çok sahneler hatırlarız geriye dönüp bakınca, özlemle gülümseriz. Kollar kaldırılmış bir gün, iki ileri bir geri… Hakkını vermeye çalışırız her hareketin. Bir meme esprisi alır götürür ortalığı. Kadına kadına kıkırdarız, sırları paylaşır, gerçeklerle dalga geçeriz. Kadınlar çok göğüs çalışırsa kasa dönüşür de küçülürmüş meğer. Uzman gözüyle bir değerlendirme. Aman aman, o zaman fazla çalışmayalım bizim malzeme belli!
Her yeri renklendiren de kadınlar değil mi zaten…
“İyi ki tanıdım” dediğin insanlar vardır, bunlar çoğunlukla göz kırpar gibi zamanın kısaldığı yaşantılarda tanıştıklarındır… Hayat sana onları verir. Sonra alır ve ayrı düşünce onu kaybettiğini sanır da kahrolursun. Oysa ona daha çok yaklaşmışsındır. Bir insan daha kazanmışsındır. Bir fikir kadar yakınsındır artık ona, bir duygu kadar, bir nefes kadar…
Dünya mucizelerle kaplı. Ve biz birbirimizi tanıdıkça, anladıkça, değer verdikçe daha zenginiz.
Kapanan kapı, asla bir son değildir.
Dinamikler, büyük patronların övünç kaynağı olsa da, asıl olan küçük emeklerdir ve onlar olmadan büyük mekânlara girip çıkan para da bir hiçtir.
Onlara kızarız, çok zengin, çok güçlü ya da çok ünlü oldukları için. Ama aslında teşekkür etmeliyiz. Bir nedenle bizi bir araya getirmiş oldukları için.
Bizler aslında hiç ayrılmadık ki…
Burada bir parçasını bırakıp giden herkes, hâlâ buranın bir parçası…
 
 
 

1 yorum:

  1. Çok doğru sözlerin biraraya geldiği yazı olmuş..yüreğine sağlık ..
    Evim gibi dediğimiz yer bir daha asla yabancı bir yer olamaz sözüne ayrıca çokkk katılıyorum ..
    Burada da evin gibi olan bir ev var ve seni bekliyor yavrum her zaman ..

    YanıtlaSil