18 Kasım 2011 Cuma

DÜZ BİR KARINDAN DAHA FAZLASI...

Sağlık her şeyin başıydı değil mi? Bunu bilmemize ve dilimizden düşürmememize rağmen, gereğini yapmıyoruz ki… Sağlık kelimesinin çoğumuza göre çok da çekici bir yanı olmadığını görüyorum. O yüzden diyorum ki, sağlık eşittir güzellik! Sağlıklı olmadan sağlıklı görünemezsiniz. Sağlıklı görünmeden de güzel görünmenin imkânı yoktur. Ne kadar şık giyinilirse giyinilsin, hangi bakım ürünleri kullanılırsa kullanılsın. Kuaförlerde istenildiği kadar vakit geçirilsin… Ve hatta estetik yaptırılsa bile, sağlık yoksa güzellik de yoktur!
Bir ucundan ele alalım konuyu… Çocukluğumuzdan beri “dik dur” derler sırtımızı sıvazlayarak. Bir süre sonra ortaya çıkan sırt ağrısına rağmen dik durmaya gayret ettiğimizde ise dik ve kendinden emin görünüşlü yürüyüşümüzü çok burnu havada bulmaya ve eleştirmeye başlarlar. Biraz mütevazı durmak gerektiğini söylerler. Öyle çok kendini beğenmiş durmak iyi değildir. Biz fiziksel duruşun ne tür psikolojik anlamlara geldiğini öylece öğrenir ve başımızla birlikte hafifçe postürümüzü de eğmeğe başlarız yeniden…
Oysa sporu bir yaşam tarzı haline getirmiş kişilerde ne böyle eğik duruşlar vardır, ne kambur olma korkusu ne de bu ikisi arasındaki dengeyi kurmaya çalışma çabaları… Küçük yaşlardan itibaren spor yaparak gelişirler. Onlara gıptayla bakanlar ve onları örnek gösterenler ise, kendi çocuklarını sporun herhangi bir dalıyla uğraşmaya teşvik etmeyi akıllarına bile getirmemişlerdir. Sınavların stresi ve rekabetiyle geçip gider çocukluk ve gençlik yılları. Bir de toplumu memnun etme çabalarıyla. Sonra ufak bir muhasebe, “kendimiz için ne yaptık?” Cevap: “hiç bir şey”. Bir dik durmayı bile beceremedik. Ya da öğrenemedik…
Sonra yavaş yavaş göbeklenir Türk milleti. Göbeklendikçe yer, yedikçe göbeklenir. Sporun s’ sini bilmeden yaşar giderken göbeklenmeye devam eder. Üzüldükçe yer, sevindikçe yer. Yedikçe göbeklenir. Birinin doğumunu kutlamak için pasta yer, ölümünde yaslanmak için helva yer. Yemek için hep bir sebebi vardır. Spora başlamak için ise bir sebep bulmaya kalmadan başlar karaciğerde yağlanma, damar tıkanıklığı, şeker, tansiyon, kanser, depresyon…
Muhteşem bir düzen içinde işleyen bu mekanizma, vücudumuz, bize hasta etmemiz için mi verildi? Bedenimiz yiyerek çürümek için mi yaratıldı? Bunu kimse düşünmez. Artık sıra hastalıklarla boğuşmaya ve “kader buymuş” lara gelir çünkü…
Bir de utanç başlar. Fit vücutları gördükçe, “ya aslında benim de birkaç kilo fazlam var” diyerek karınlar içeri çekilmeye başlanır. Tabi bu hareketi yaparken omurga zorlandığı için dik durma gayreti hâsıl olur yeniden. Ama artık komik duruma düşüş kaçınılmazdır. “çekme öyle göbeğini, içeri çekme, saklama!” derler bu sefer. Oysa başından beri yapılması gereken budur zaten. Dik durmak, karnı içeri çekerek kasları kontrol etmek ve tabi ki spor yapmak…
Toplumsal baskıları ve görüşleri bir yana bırakırsak -ki ben bıraktım- dik durmayı ve omurgama hükmetmeyi öğrendikten sonra bel ağrılarım sıfırlandı. Beraberinde yaptığım çok da profesyonel olmayan egzersizler sayesinde fazla kilo diye bir derdim kalmadı. Eskiden yürümekte zorlandığım mesafelerin kat kat fazlasını yürüyebiliyorum artık (Tabi spor ayakkabılarla, topuklularla değil). Buna ben de şaşırıyorum, çok da uzun zamanımı ayırmadım ama faydası görüldü işte… Geç oldu demeden, güç olur diye düşünmeden başladım bir yerden. Geldiğim nokta hiç de küçümsenecek gibi değil… Bu noktada bana düzgün duruş bilincini kazandıran pilates hocam Özlem Engür’e teşekkür etmeden geçemeyeceğim… Bana düz bir karından daha fazlasını kazandırdığı için…
Makyaj, pahalı ve gösterişli kıyafetler, bakımlarla boyalar, abartılı aksesuarlar… Bunların hiç birine ihtiyacımız yok. Sağlık güzelleştirir zaten. Bu saydıklarıma ısrarla ve şiddetle sarılanlar da güzelleştirmekten ziyade örtmeye yaradığını biliyorlar zaten. İtiraf etmeseler de…
Bahaneler bulmayı, sızlanmayı, bilmediğiniz diyetlere sarılmayı bırakın derim. Bir de etraftan duyduklarınızı… Sağlıklı bir siz için sağlıktan yola çıkın, güzellikten değil. Merak etmeyin, edineceğiniz sağlık size güzelliği doğal yollardan sunacaktır. Hem de tüm bolluğuyla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder