25 Ağustos 2011 Perşembe

ONUN ADI...

Bir sabah uyandığınızda, neyiniz yoksa devam edemezsiniz? Güne, nefes almaya, yaşamaya ve yaşatmaya neyi kaybettiyseniz devam edemezsiniz? Her şeyin bitmiş gibi göründüğü yerde, o varsa her şey yeniden başlıyordur. Her şey yeni, her şey diri, her şey taptaze. Sadece o varsa…
Umut… İçinizde onu taşımayı öğrenmek, belki de en önemli dersti hayatta. Hangi okulda öğrettiler peki? Hangi derste ya da sınavda bir soru da onunla ilgili hazırlayıp sordu öğretmenlerimiz? Hiç birinde… Oysa tüm notlardan daha yüksek olmalıydı onun notu.
Cana can verdiği için…
Yoku var ettiği için…
En dönülmez virajları almaya imkân verdiği için…
Her şeyinizi kaybettiğinizi sandığınız anlarda bile, uzaktan iğne ucu kadar küçük bir ışık görmek gibidir umut etmek. Ona sımsıkı sarılmaktır kimseniz olmadığında. Canınız deli gibi yandığında, kapılar yüzünüze birer birer kapandığında, her yer karanlığa sardığında… Gönlünüzde bir kıvılcım oluşuverir onunla… Ellerinizi etrafına sararsınız, rüzgâr söndürmesin diye. Dünya üzerinde tek kıymetli varlıkmış gibi korumaya çalışırsınız. Öyledir de zaten. Dünyadaki her geliş bir gidişe bedelken, o izin verdiğiniz sürece sizinle yaşayan tek değerlinizdir…
Bazen bir şarkının sözlerine gizlenir, bazen bir çocuğun gözlerine… Uzanması için deli olduğunuz kolların kıvrımlarında ya da gözlerinizi kapadığınız anda tüm bedeninizde var oluverir. İnce bir çizgiyle bağlıdır size. Var ile yok arasında, uzak ile yakın arasında. Yaşamak ile ölmek arasında…
Umut etmek için mi yaşamalı, yaşamak için mi umut etmeli? Cevabı içinizde saklı…
İçimde yeşermekte olan umut filizleri belki de en değerli hazinem. Beklentilerimi boşa çıkaran bir cevabın ardından yeni hedeflerle yoluma devam etmemi sağladığı için… Tokat gibi yüzüme çarpan kapıların ardında çürümeden yeni kapılara doğru yönelmeme sebep olduğu için… O benim inancım, bekleyişim ve geleceğim. İçimde saklı. Tüm çiçekler solduğunda, tüm yüzler asıldığında ve tüm beyazlar karardığında o bana gülümsüyor. Hepimizde olması gerektiği gibi…
Kimse yapmadı okullarda ama ben yaptım. Daha bir öğretmen adayıydım o zaman. Önce bir grupla başladım. Sonra gerisi geldi. İstekler kesilmedi. Farklı farklı gruplara içimdeki umudu anlattım. Beni dinlerken kimi derin düşüncelere daldı, kimi yaşlarla dolan gözlerini sakladı, kimi alkışladı, kimi de hayatının muhasebesini yapmaya başladı...
Bugün olduğum yerde onun sayesinde varım. Bundan sonra olacağım yerlere de hep sıkı sıkıya sarılabildiğim o hazinem sayesinde ulaşacağımı biliyorum. O bana hayat veren bir şey. Bazen bir his, bazen bir şarkı, bazen bir insan, bazen bir söz, bazen bir düşünce… Çeşitli şekillere girse de o hep var. Yakın zamanlarda geleceğim noktanın mimarı… O noktaya ulaştığımda şaşırmayın. Onunla her şey mümkün…
Onun adı umut…
Ne yaparsanız yapın, umudunuzu kaybetmeyin. Çünkü gerisi hikâye… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder