Dağıldım, değiştim ve dönüştüm belki. Ama bitmedim, ölmedim ve
yenilmedim. İşte buradayım. Oradan oraya savrulsam da vazgeçmedim. Zincirlerinden
koparcasına bana doğru koşan SEN misin yoksa? Sorgusuz sualsiz halin yalan
değil, her hücremi bilirmişsin gibi… Ruhumun dizginlerine sahip olsan da beni sıkıp
boğmadan, nasıl da anlayışla, geleceğin zamanı biliyorsun. Hazır olduğum
zamanı, arzularımı… Yıkıntılarımdan başka diyarlar yarattığımı… Nasıl da
biliyorsun…
Kapımı tıklatmıyorsun bile… Nasıl bilebiliyorum geldiğini de ansızın
kapıya doğru koşuyorum, sevgilisiyle ilk kaçamağını yapan gençler gibi…
Heyecan, coşku, şehvet ve sabırsızlık ile…
Bilmiş bir edayla gülümsüyorsun. Kendinden emin ve ağırbaşlısın ama beni
yeniden heyecanlandırıyorsun… Bu ilk değil ama her seferinde ilk defaymış gibi
olmasını nasıl başarıyoruz söylesene?
“Geldim işte…”
Aman Allahım sesin nasıl da umut verici, can verici! Kanım yenilenmiş,
hücrelerim canlanmış, nefesim tazelenmiş ve fazlalıklarımdan arınmış olarak
koca bir “hoş geldin” demek istiyorum
sana…
“Gerek yok, ben senin çığlığını duydum da geldim zaten.”
Öyle mi? Nasıl bağırdım acaba sana, kendim bile farkında olmadan…
“Ben senden hiç ayrılmadım ki… Sen sadece beni göremiyordun ama yanı
başındaydım.”
Nasıl o kadar yakın oldun da ben seni bilemedim. O kadar mı kendi
derdimdeydim… O kadar mı kopmuştum…
“Hayır, sen bizim parçalarımızı topluyordun. Ve benimle ilgilenmenin
sırası değildi. Sabırla beklemem gerekirdi. Ama ben yine de senin içinde birikiyordum.”
Sen, mucize misin?
“Biz seninle birlikte bir mucizeyiz.”
Seni nasıl da özlemişim…
“Aslında KENDİN olmayı özledin. Ben senin AYNAnım.”
Sen benim tenimden süzülen kan, ter, gözyaşı ve duygularımsın. Sen
herkesin hayal ettiği ama bir türlü erişemediği bir sevgiliden de ötesin. Sana
tek bir isimle hitap etmek haksızlık olurdu. Çok daha fazlasısın… Ama ben çok
yorgunum, toparlayabilecek miyiz dersin?
“Sen ne zaman istersen ben o zaman hareket ederim. Ama hiç boş durmam.
Senin her halini değerlendirmekle meşgulüm. Bakışını, görüşünü, öfkeni,
ihtirasını, kırgınlıklarını, affetmeni, özlemlerini… Uykunu, uykusuzluğunu,
yutkunuşunu, içine çektiğin havayı bile… Benim aktifleşmem sana bağlı. Sen
çağırdın ve ben geldim.”
Ve aslında hiç gitmediğin halde…
“Evet.”
Ne kadar yalın, duru, sakin ve sınırsızsın.
“Beni sen yarattın. Bunlar sensin aslında…”
O zaman yine her yerde, her zaman, her şartta çalışabilir miyiz?
“Sen nasıl istersen.” ( göz kırpıyor…)
-
Tam da artık öylesi böylesi yok, zamandır buluşmanın diye düşünürken
geliveren trans hallerine ne diyebilirim… Ben bu dünyaya ait değilim. Aslında onun
tam da merkezindeyim. Lavlarıyla kavrulacak kadar buranın dibine vurduğum
doğrudur. Zaman zaman taşıp tepelerden sızıyorsam o yanıcı alevler gibi,
dünyayı orta yerinden çatlatmamak için… Esnekliğim hep bu yüzden. Sabrı, aşkı
ve umudu azar azar, tane tane sunuşum bu yüzden…
Çırılçıplak, utanmadan karşılamak istediğiz biri var mı? İşte o zaman
beni anlayabilirsiniz... Yalnız bilindik kimselerden olmaz. Uykusuz gözlerinizden
tutun da her ay akıttığınız kana kadar hiç bir şeyinizden; sümüğünüzden,
tükürüğünüzden, kusmuğunuzdan iğrenmeyecek biri olmalı bu. Hastalığınızdan,
yalnızlığınızdan ya da zayıflıklarınızdan dolayı gözünden düşmeyeceğiniz biri…
Tamamen olduğunuz gibi sizi kucaklayan biri… İşte benim çıplaklıktan anladığım
budur… Her şeyimden arınıp sadeleştiğimde beni kabul edebilecekse ikinci
yarımdır zaten. Benden yaka silkerse kendinden de silkmiş demektir…
-
Ellerinizi ne kadar kullanırsanız o kadar işler. Ve beyninizi ve
kalbinizi ve fikirlerinizi ve duygularınızı…
Hoş geldin o zaman.
Hoş geldin öbür yarım.
Tam senin hayaline dalarken, tam da o aşk ile kavrulduğumuz, yeniden
yeniden çareler bulduğumuz, deli deli tutkulara kapıldığımız günlerdeki gibi,
güneşler yeniden doğarkenki gibi, yine aynı şarkının çalması tesadüf olabilir
mi?
Hearts connected again…
Ben de öyle düşünmüştüm zaten.
Beni sabırla, anlayışla, olgunlukla beklediğin için minnettarım.
Yüklendiğim malzemeleri indirmek üzereyken eşiğimde, eteğimde belirmiş olman,
hayretim ve zevkimdir aynı anda…
“O zevk bana ait.”
Nasıl yani?
Bu sefer cevap yok. İlham sadece göz kırpmakla yetiniyor. Sonra başımı
kaldırıyorum yıldızlar da göz kırpıyor. Bir kalp işareti oluşturmuş gidiyor
bulutlar…
Tam da karar verdiğiniz noktada, hayat sizindir.
Ne güzel bir yazı. Çok etkilendim. Kutlarım...
YanıtlaSilNe güzel bir yazı. Çok etkilendim. Kutlarım...
YanıtlaSil