Severim Ankara’ya giden sisli yolları… Oraya ulaşmayı, puslu havasını, on
ay süren kışını… İçinde barındırdığı dostlukları, güvenliğini ve
korumacılığını… Değer verdiklerimizi bağrına basarak saklayışını… Gözyaşlarımı
dindirdiği noktada, yaralarıma derman oluşunu… Severim, kucak dolusu ümitler ve
sevgiler veren atmosferini…
Kasımda aşk başkadır. Kasımda Ankara başkadır. 10 Kasım’da Ankara
bambaşkadır. Uzun ve sevdalı sözlere gerek bırakmaksızın, bir sızıyla beraber
büyük bir gurur kaplar bedenlerimizi o gün… Hiç unutmayışımız bir yana, o gün
başka bir hatırlayışımız diğer yana… Dünya bir yana, sen bir yana ATAM…
Severim, Ankara’nın senin hatırlatışını…
Başka nedenlerle gelmekte ısrar etmiştim. Gelirken fark ettim, o gün aynı
günmüş… Bilmeden etmeden tutturmalarım, bu yüzdendi belki de… Altıncı, yedinci,
bilmem kaçıncı hislerle öngörür ve yaklaşırız biz sana ATAM…
Belki de ilerleyemememiz ve fazla koruyamamamız, sana olan bu
tutkumuzdandır. Aşk; kör eder gözleri, bağlar elleri, kilitler yüreği… Biz
sende kilitlenirken, olanlar olmuş ve biz seni severken sahip çıkamamış
olabiliriz sana…
Bir İstanbul fırtınasını taşımış olabilirim yattığın toprağa doğru… Hava
bozdu, hava çıldırdı, hava değişti. Ankara’nın kuru soğuğu, haşin bir
buzlanmaya dönüştü… Yüreğim buz tuttu sandım. Ama sana yaklaştıkça ısınmışım… Ateşinde
kor olmuşum. Şefkatine sarmalanmışım. Bir anne gibi özlemişim seni… Kim
koruyacak şimdi beni?
ATAM, aslanlı yolda kimler yürümez ki şimdi… Sen orada değilsin ki… SEN
HER YERDESİN…
Sen Ankara değilsin, sen Türkiye değilsin, sen hepimizden fazlasın. Sen
çok daha muazzam büyüklüktesin…
Bir Ankara sabahında, kollarında buldum kendimi tesadüfen… Şehri
arşınladım, işime gücüme baktım, koşturdum, yaralandım; yine koşturdum. Seni
hep hissederek… Seni tüm hücrelerimde hissederek… Gülümseyişini ve başınla onay
verdiğini gördüm gökyüzünde… Melekler etrafında… “Doğru yoldasın” diyordun
çehrenle, “durma devam et, bana takılıp kalmadan ilerle yolunda” diyordun… Doğru
yoldaydım…
Nerede olursam olayım, aklında ve değerlerindeydim. Ama bir tesadüf de
olsa bir kader oyunu da olsa o gün orada olmak, bir başkaydı…
Severim, Ankara’nın gideni boş göndermemesini… Her dönüşte yüreğimin dolu
dolu olmasını sağlamasını… ATA hayranlığının yanında, 450 kilometre nedir
ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder