12 Kasım 2012 Pazartesi

10 KASIMDA ANKARA’DA OLMAK


Severim Ankara’ya giden sisli yolları… Oraya ulaşmayı, puslu havasını, on ay süren kışını… İçinde barındırdığı dostlukları, güvenliğini ve korumacılığını… Değer verdiklerimizi bağrına basarak saklayışını… Gözyaşlarımı dindirdiği noktada, yaralarıma derman oluşunu… Severim, kucak dolusu ümitler ve sevgiler veren atmosferini…
Kasımda aşk başkadır. Kasımda Ankara başkadır. 10 Kasım’da Ankara bambaşkadır. Uzun ve sevdalı sözlere gerek bırakmaksızın, bir sızıyla beraber büyük bir gurur kaplar bedenlerimizi o gün… Hiç unutmayışımız bir yana, o gün başka bir hatırlayışımız diğer yana… Dünya bir yana, sen bir yana ATAM…
Severim, Ankara’nın senin hatırlatışını…
Başka nedenlerle gelmekte ısrar etmiştim. Gelirken fark ettim, o gün aynı günmüş… Bilmeden etmeden tutturmalarım, bu yüzdendi belki de… Altıncı, yedinci, bilmem kaçıncı hislerle öngörür ve yaklaşırız biz sana ATAM…
Belki de ilerleyemememiz ve fazla koruyamamamız, sana olan bu tutkumuzdandır. Aşk; kör eder gözleri, bağlar elleri, kilitler yüreği… Biz sende kilitlenirken, olanlar olmuş ve biz seni severken sahip çıkamamış olabiliriz sana…
Bir İstanbul fırtınasını taşımış olabilirim yattığın toprağa doğru… Hava bozdu, hava çıldırdı, hava değişti. Ankara’nın kuru soğuğu, haşin bir buzlanmaya dönüştü… Yüreğim buz tuttu sandım. Ama sana yaklaştıkça ısınmışım… Ateşinde kor olmuşum. Şefkatine sarmalanmışım. Bir anne gibi özlemişim seni… Kim koruyacak şimdi beni?
ATAM, aslanlı yolda kimler yürümez ki şimdi… Sen orada değilsin ki… SEN HER YERDESİN…
Sen Ankara değilsin, sen Türkiye değilsin, sen hepimizden fazlasın. Sen çok daha muazzam büyüklüktesin…
Bir Ankara sabahında, kollarında buldum kendimi tesadüfen… Şehri arşınladım, işime gücüme baktım, koşturdum, yaralandım; yine koşturdum. Seni hep hissederek… Seni tüm hücrelerimde hissederek… Gülümseyişini ve başınla onay verdiğini gördüm gökyüzünde… Melekler etrafında… “Doğru yoldasın” diyordun çehrenle, “durma devam et, bana takılıp kalmadan ilerle yolunda” diyordun… Doğru yoldaydım…
Nerede olursam olayım, aklında ve değerlerindeydim. Ama bir tesadüf de olsa bir kader oyunu da olsa o gün orada olmak, bir başkaydı…
Severim, Ankara’nın gideni boş göndermemesini… Her dönüşte yüreğimin dolu dolu olmasını sağlamasını… ATA hayranlığının yanında, 450 kilometre nedir ki?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder