28 Eylül 2011 Çarşamba

HAYAT DEVAM EDİYOR

Bazı tesadüfler yıllar sonra ortaya çıkabiliyormuş meğer… Önce allak bullak olup uzaklara daldıktan sonra, silkelenip kendime geldim ve sizlerle paylaşmaya karar verdim. Önceden de bir iki ipucu ile karşıma çıkmaya çabalamış bu tesadüf. Ama anlayamamışım. Bugüne denk geliyormuş demek ki. O’nu hatırlayıp anmak. Sevgili öğretmenimi…
Nerelerden nerelere… Bir rastlantıyı keşfedişim, beni lise zamanlarıma alıp götürdü. Toyluk ve saflık dolu lise yılları… Stres ve belirsizlik dolu lise yılları… Geleceğimize dair en ufak bir fikrimizin bile olamadığı yıllar. Geleceğimiz büyük güçlerin ellerindeydi. Sınavların, kovalamaların ve yasakların ellerindeydi hem gençliğimiz hem de geleceğimiz…
Bir İngilizce öğretmenimiz vardı o zamanlarda… Daha doğrusu pek çok İngilizce öğretmenimiz vardı, tüm Anadolu liselerinde olduğu gibi. Ama içlerinden bir tanesi fark yaratmıştı ve yer etmişti işte genç yüreklerimizde. Önceleri derslerinde kullandığı değişik yöntemleriyle dikkatleri çekiyordu. Ezbere dayalı sistemin aksine hareket ediyordu. Başta zor gelse de sonradan anlıyorduk ki bu yöntemler sayesinde gerçekten öğreniyorduk. Öğrenci psikolojisi işte… Zora gelemez ama faydasını gördükçe minnet duyar öğretene…
Öğretmenimizi farklılaştıran bir tek bu özelliği değildi ki… Hayat ve neşe dolardı sınıflar onunla… Stres nedir bilmezdik onun derslerinde. Çünkü kendimize güvenmeyi öğretmişti öncelikle. Saygıyı hak eden ve zorla almaya gerek duymayan bir kişilikti o… Doğru kişi olduğunuzda zaten saygı kendiliğinden gelir. Ve arkasından sevgi… Kendisi bunu çok iyi biliyordu sanırım…
Bir gün bir Matematik dersinde sınav notları açıklanmıştı. Sınıfın çalışkanlarından biri ilk defa kırık not almıştı. Ağlıyordu. Bir sonraki, ders İngilizceydi iyi ki. Çünkü o hala ağlıyordu ve anlayışlı bir öğretmenin yaklaşımı onu rahatlatabilirdi. Her yönüyle farklılaşan İngilizce öğretmenimiz sınıftan içeri girdiğinde onun kızarmış gözlerini fark etti ve ne olduğunu sordu. Bu çalışkan arkadaş hıçkırıklarını tutamayarak olan biteni kendince yorumu ile anlattı ve ağlamaya devam etti. Vakur bir şekilde onu dinleyen öğretmen şöyle bir durdu. Kısa bir an için sustu. Ve o önemli cümleyi sarf etti;
“SİZ VARSINIZ VE HAYAT DEVAM EDİYOR”…
Sınıfta bir sessizlik… Öğretmenin gözlerinde umut veren bir gülümseme, anlayış ve olgunluk… O yaşlarda ne kadar anlayabilirdik bu sözün büyüklüğünü ve anlamını? Kırık not alan çalışkan arkadaş için ne ifade etmiştir bu değerli cümle? Bilemiyorum. Ama ben hayatım boyunca unutamadım. Onun her adı geçtiğinde bu cümleyi hatırladım. Hele bugün, ilginç bir tesadüfle onun artık aramızda olmadığını öğrendiğimde… Onun hiç unutulmayacak öğretisini ve saygıdeğer kişiliğini yeniden hatırladım.
Malum okul yılları uzun… Hayatımıza pek çok öğretmen girer. Ama bazıları gerçek öğretmenliğin timsali olarak hatırlanır ve anılır. İşte onlar, ders kitaplarının dışında hayatımıza bir şeyler katabilmiş olanlardır. Sevgili Talip Öğretmenim gibi…
Artık siz yokmuşsunuz… Ama hayat devam ediyor işte… Keşke olsaydınız ve yine sevgiyle açtığınız yüreğinizi hissedebilen öğrenciler ve insanlar da çevrenizde olsaydı… Siz yine de aramızdasınız, çünkü gelip geçici ve gerekliliği tartışılır bazı bilgilerin zorlayıcılığıyla değil, sevginiz ve hayata güzel bakışınızla hatırlanıyorsunuz. Ve ben gözlerimde yaşlarla da olsa, öğrettiğiniz o dersi unutmayacağım;
“SİZ VARSINIZ VE HAYAT DEVAM EDİYOR”…

1 yorum: